18
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
1455
Okunma
ardına kadar açıktır kapı, kimse girmez içeri
her akşamüstü, hicranlı bir hüzün çıka gelir yalnız
uzak uzak türkülere, yasladıkça başını
içinde çoğalarak katlar kendini
çeker basarsın ciğerine tütünü
akşamın karanlığı başka yanar gurbette
yaşamadan bilemezsin
gurbetin kanunudur
uzun uzun susmayı öğrenirsin önce
hergün biraz daha eksilen sen gibi
azalır dilinin konuşmak hevesi
üşütür soluğundan çıkan yel
umudunu çeker kendine /savurur
karanlığın gözlerinden harlanır
bir bakarsın, kül sandığın köz çıkar
belirsizilk âbidesi ırak /tır kavuşmak
yarı yolda poyraz vurur beline
birikip patlar söz
kendi içine düşen, kederli gölgenle konuşursun durmadan
bağrında esen hırçın yelde
kuru yaprak misâli savrulurken
o an/ ne rahat yaşamak gelir aklına
ne yeşerecek umutlar umurundadır
İstanbul’da
akşam cefalarını duymak ister kulağın
insanlar, arabalar, sokak kedileri akar dururlar bir yerlere
son dakikada değişen yolun
Karaköye sürer seni
o telâşlı kalabalıkla balık tutma telâşına göz seyri
denizin tuzunu çeker genzin
buğusu tüten bir fırından
sıcak bir simitle beş çayı beşiktaşta
mavi deniz süt liman/ martı çığlıkları avaz avaz
"ada vapuru yandan çarklı/bayraklar donanmış cafcaflı"
hayâller hayâller.../ ama sürüp gitmez
gurbetin kurt ağzı yer bitirir herşeyi
şaşkın bir zaman hüküm sürer ortada
tren gitmiştir de, sen öyle ayaz kalmışsındır istasyonda/ beş parasız
perde perde iner/ gelir serilir üzerine gece yorganıyla
uyumaz yaşam, devam (e)der
lâkin doğuramazsın kendini yeniden
yokluktan varlığa geçemediğin eşikte
kımıldamaz /gece uykularında kalırsın
bir uçurtma olsam şimdi/ süzülsem ona doğru
durmuyor bu yürek çarpıntısı
çek sabrın ipini durma gülüm
umuttan bir kilim dokusun ellerin
bu şarkı burada bitmez
inan /elbet birgün, sılaya varacağız…
( ahhh!....şimdi İstanbul’da olmak vardı/püfür püfür bir vapurun yan tarafında...)
Hâdiye Kaptan
(Madrid/6 haziran 2010
c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
5.0
100% (12)