6
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
5136
Okunma

( La la sol sol fa fa sol ) A HA DA BENİM DEDEM
" - Böyle dede dostlar başına dostlar başına
Vallah henüz yeni girdi de yüz kırk yaşına
Bir kaç yüzyıl daha gerek yok mezar taşına
Böyle dede dostlar başına dostlar başına. "
Bende bir dede var ki; KAZANOVA da kimmiş (!) ?
Binmediği kalmamış, askerde süvariymiş.
Gözlüğü şişe dibi, saçı - sakalı simmiş
Akla, mantığa sığmaz aşklara havariymiş.
Ninemgil anlatıyor: " Rakıya koymaz buzu,
Cebinden eksik etmez; sarımsağı ve tuzu.
Ceviz içi, bal, kaymak bir de keçiboynuzu
Ye de gör iki gözüm, aslan olur her kuzu. "
Şu an sabahın dördü, dedem dostundan döndü
Üç - beş kez duşa girdi anca(k) ateşi söndü.
Bunca seneden sonra ninem saçını ördü,
Dedemgil gibisini acep kaç torun gördü (!) ?
Boynundaki muskada KAMASUTRA’ nın ruhu
Küsmüş, sönmüş ne varsa tutup arş’a dayıyor.
Kataraklı gözünde her nine yavru ahu,
Dedem ki “ düzineyi “ sadece “ bir “ sayıyor.
Çakı gibi maşallah, görüntü; “ sıfır beden “,
Hakim yaka gömleği, pantolon; kumaş, seten
" Büstümü dikin " dedi, sordum ben: " Niçin, neden ? "
" Dünyaya kazık çakıp, giymeyecekmiş kefen. "
A ha da benim dedem, hovarda benim dedem,
Akranları “ gayrı “yken, “ faal “dir benim dedem.
Ben ne edem ne edem, zampara benim dedem
Ninemler bin’i aştı çok çapkın benim dedem.
" - Böyle dede dostlar başına dostlar başına
Vallah henüz yeni girdi de yüz kırk yaşına
Bir kaç yüzyıl daha gerek yok mezar taşına
Böyle dede dostlar başına dostlar başına. "
Recep Ümit NİŞANCI - 11 Haziran 2010
Stajyer şair - namikcemal / TEKİRDAĞ.
5.0
100% (3)