54
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
5433
Okunma

Bu olay; bundan çeyrek yüzyıl öncesi sahil şeridiyle ünlü bir ilimizin
DENİZ FENERİ’ne sahip şirin bir nahiyesinde bilâkis "namikcemal Üstadın"
başından geçmiş olup, 03 EYLÜL 2009 tarihi itibariyle Satjyer şair’iniz
tarafından kaleme alınmıştır. (Ve her gece o lâmba sönmeksizin yanmaktadır)
" Kapı açık, haydi gel " diye, haber salmışsın,
Şamdanlara mum takmış, bir de şarap açmışsın.
Cesaret verir diye devirdiydim votkayı
Ak ve kara karıştı, söndürsek mi lâmbayı?
Davetine icabet gösterip geldim diye,
Gecenin bir yarısı; çay, kahve, kurabiye!
Ne umarken, ne buldum; bağladım asabiye
Tedirgin durumdayım, söndürelim lâmbayı.
Ne çene varmış sende, açtın havadan, sudan
Bu ne bitmez muhabbet çıkamadık pusudan
Hele yaklaş bir adım saram boyun posundan
Konu komşu görmesin, söndürsek şu lâmbayı.
Gecenin bu vaktinde hâlâ yanarsa lâmba
Bence bunun anlamı: " Sürüye kurt çağırma! "
Bir duyan olacak kız, yüksek sesle bağırma
Tedbirli olmalıyız, söndürmeli lâmbayı.
Odana girene dek okudum her duayı
Bir busecik ver bari, hani ya aslan payı
Boşalacak birazdan, zembereğimin yayı
Soyun, dökün gel hadi, söndürüver lâmbayı.
Teninin sıcaklığı, bedenimi haşladı
Heyecandan daraldım, bir çarpıntı başladı
İçimdeki şeytanı tüm hacılar taşladı
Yeter arafta kaldık, söndür artık lâmbayı.
Bırak afra, tafrayı tutuşturdun kavları,
" Mizanı aşmayalım!.." geçelim bu savları.
Patlayacak yanardağ, püskürecek lavları
Ya, ne olur ne olmaz, söndür hele lâmbayı.
Galiba sabah oldu, öter duydum kargayı
Tek idin, ikiz oldun içince son bardağı
Sabır taşım çatladı, kurmuşum bak çardağı
Ok, yaydan çıktı bir kez; " söndür üleeeennn lâmbayı! "
Recep Ümit NİŞANCI
Stajyer şair/namikcemal
Muratlı - TEKİRDAĞ
Şiirimi seslendirirken besteye dönüştüren Tekirdağın ender yetiştirdiği Üstad Bestekâr TEKFÛRİ Beyefendi gönül dostuma teşekkürü bir borç bilirim. Ellerine sağlık... sazının tellerinin dert görmemesi ümidiyle binlerce teşekkürler.
5.0
100% (26)