21
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
1752
Okunma
Yedi kat şu göklere yükselen bu ruhların
Çelik göğüslü er’in cengini bilemezsin
Kaybettiğin zamanın çektiğin şu ahların
Yüreğinde savrulan yangını bilemezsin
Hele Hazar,Tuna’yı anma sakın boş yere
Sırrımı verme dedim gittin verdin ağyare
Senin ki si müptela sen zavallı biçare
Gözlerin ki görmüyor dengini bilemezsin
Tengri dağ ki yücedir sen ki erişemezsin
Bilgi çok şey bilmektir benle yarışamazsın
Hele bana küsmüşsen daha barışamazsın
Sıkışmışsın dar yere engini bilemezsin
Kutsal dağın zirve de erir mi hiç kar/la,buz
Bilge deyip cahile ettin beni huzursuz
Beni çöle gönderip koymadın mı sen susuz
Kızıl kum’a bakmadan rengini bilemezsin
İman dediğin mefhum insan’ın hasındadır
Kapanırken secdeye titreyen sesindedir
Oysa alkol yerine,dua nefesindedir
Şu mu,bu mu der isen hangini bilemezsin
Yakınma hiç boşuna sebep,müsebbip sensin
Sevdanın çöllerinde beni mecnun edensin
Bundan sonra bu dilim seni âh ile ansın
Gerçek olan sevdadır bengini bilemezsin
Bu Lüzumsuz anlattı sana akla karayı
Hep karşıdan baktın da saramadın yarayı
Menzilden uzaklaşıp yine açtın arayı
Düne dönüp baksan da gölgeni bilemezsin
Sadık Dağdeviren
Aşık Lüzumsuz
ETEK YAZILARI
AĞYAR: Ar. a¦y¥r
ç. a. (ağya:rı) esk. Başkaları, yabancılar, eller:
ENGİN:(I) sf. 1. Ucu bucağı görünmeyecek kadar geniş, çok geniş, vâsi
MÜSEBBİP: Ar. musebbib
sf. esk. Bir şeyin olmasına, yapılmasına sebep olan, yol açan (kimse veya şey).
BENGİ:(1) sf. Sonu olmayan, hep kalacak olan, ölümsüz, ebedî.
5.0
100% (17)