4
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
1488
Okunma

--sebepsiz ardına çekilmiş tüm renkler dağ başlarının
kesif, efsunlu karanlıklarına gölge düşürürler.--
sebepsiz her mutluluk ve sevinçten
ırak düşmüş, düşürülmüş, belki daha da düşürülecek olan,
ben...
o sonrasına itilen
çok sonrasına ertelenen bir yaşamın,
sepken vuran açmazlarında çırpınıyorum.
ağrılı, esrik anlarıyla bu gönül,
saatlerin her saniyesine bölünmüş acılarla
ve düş kırığı mavzer mağrurluğuyla,
doğrulur sabaha karşı, kuytularından.
şafak vakti sessiz sessiz kan akarken geceden
ölü kuşlar yıkanır berraklığında,
paslı balkon demirlerine dolanan yılışık sarmaşıklar gibi
yürür gökyüzünde bulutlar, sureti akar yağmurlu genç kadının;
bir ceset ıslanır kuytularda,
bir bedevi durmaksızın yürür en fazla başka yalnızlıklara,
ve yaşanmayacak sonralara itilmiş bu adam
bütün masumluğuyla sorar;
-yaşamak nedir?
-ve kaç kere ölebilir insan?
5.0
100% (3)