4
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
1275
Okunma

Avuçları kına kokar,
Güneşi gözlerinde taşıyan yapağılı köy çocuklarının,
Bu öksüz coğrafyada,
Her evin bacısından biraz hüzün tüter,
Buğday başaklarında boy verir düşler,
Bir koyunun biciğinden süt sağarken belki,
Kah İstanbul
Kâh okuyup büyük adam olmak düşer düşlerine
Öğretmen olurlar,
Doktor olurlar
İlaç olurlar yaralı bedenlere,
Düşleri hayat kadar!
Tokuçla estab yıkanan Fırat’ın kıyısında
Kırmızı eşarplı güzel kızlar
Göz süzerler sevdiği delikanlılara,
Yanakları al al olur
Sevdaları hasretleri kadar!
Toprak damlı evin avlusunda
Kahvesini yudumlarken Ağa Baba,
Fermanını asar gelinlik kızının boynuna
Çığlığı sessizliği kadar!
Bıçak göğse saplanır,
Halden anlamaz töre,
Biner ata yol alır,
Ak duvak al kanlara boyanır.
Baharlar hep uzaktan geçer buralara
Zemheridir her mevsim
Ya da hep kurak.
Zapta geçilmeyen bu ütopyanın,
Bahar görmez coğrafyasında,
Sevdalar filizlenip boy verecekken mor dağlarda,
Dolu yarası alır…
g.sarıoğlu
ikibibonun/beşinciayının/yirmidördüncügünü
geceyi/karşılarken/zaman
5.0
100% (4)