15
Yorum
2
Beğeni
4,7
Puan
2620
Okunma

Yorgun günün en rahvan anında,
Derin bir sızı sardı yüreğimi
Heba edilmiş bir ömre,
Bazen boran, bazen tufan olup yağdım.
Dar sokaklarında yer alan evlerini
Bir pembe renge boyamak isterken
Ellerime doldu siyahlığın
Şimdi küf kokan siyahî bir hayat yaşarken
Yüzüne baktığım her an,
Hasadın olan kederi biçti gözlerim
Böyle kaç mevsime dayandım saymayı bilemeden,
Şerefi üç kuruşa harcandığın maziden
Binlerce ayrık otu biterken yamaçlarından
Köküne kibrit suyu nasıl dökülür bilemeden
Hayli zaman oyalandıktan sonra
Yalınayak düştüm yola;
Yolculuğum kendime,
Açıldı gözlerime örttüğün perde
Gidiyorum…
Cennetten kovulmuş sözcüklerle anılırken ismin
Sokaklarından geçmeye ürkerdim..
Gözlerinin içinde beliren
Dipsiz kuyuları görmekten,
Sakınırdım hep kendimi…
Ruhu ölmüş, topraksız bir mevta değiyor
Civarından geçerken burnuma,
Ne kadar uzak durmaya kalksam kıyından
Bir bakıyorum kalem öfkemi yazıyor
Vicdanı şeytana pazarlanmış bir meta
Karanlığın içinden çıkıp geliyor…
Çile doldu, tüm ruhumla hissediyorum
Ufukların ne kadar karaysa, gelecek inadına apak
Önümde uzanan tünelin sonunda beliren ışığı görüyorum
Ey şehr-i virane seni terk ediyorum
Ben artık kendime göçüyorum
perihan tunçok
esmize-izmir
5.0
91% (10)
2.0
9% (1)