19
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
1835
Okunma

Bir sabah uyandığımda;
İzmir semalarının her akşam boğduğu güneş,
Bu defa avuçlarımın içine doğacak.
Aydınlanacak, esmer gecelerimin siyahı.
Gözlerime yıllar yılı çöreklenmiş acılık,
Tebbessümlerimle aydınlanacak...
Bir sabah uyandığımda;
Seher vaktinin ıhlamur kokulu nefesini
Çekeceğim ciğerlerime,
Kuşların şarkılarına ortak olacağım
Terennümlerimle…
Dokunacağım yüreğimin bam teline.
İçimde vuslata dair birikenler,
Dökülecek damla damla.
İlk defa;
Geçmişin izleri takılmayacak ayaklarıma.
Hayallerime, düşlerime sığınmadan;
Bulduğum kendime sarılacağım doyasıya…
“Bunca zamandır neredeydin?” diye
Hesap da sormayacağım ona…
Bir sabah uyandığımda;
Düşlerimi anlatacağım,
Gözlerine çiğ değmiş bad-ı sabalara.
Hasret beşiğinde uyuttuğum, hüzne dair ne varsa,
Bir daha bağrıma basıp, avutmayacağım.
Düşlerime ninniler de söylemeyeceğim,
Uyandıracağım,
Benimle beraber yeni doğan sabaha.
Yüreğimdeki kar soğuğunu eriteceğim damla damla.
Bir sabah uyandığımda;
Yoğun bakımdaki bir hastaya şifa ne demekse;
Üç yüz yıllık uykudan uyandıklarında
Ceplerindeki akçe, geçer akçe olmasa da
Ne hissettiyse Kehf Ehli,
Balıkları bile boğan tufandan sonra
Güvercin, yeşil zeytin dalı ile döndüğünde
Ne hissettiyse Nuh kavmi,
Kızıldeniz ikiye ayrılıp yol verdiğinde
Ne hissettiyse Musa,
İçindeki “Hu” yangını yanında
Gülşene dönüştüğünde ateş,
Ne hissettiyse İbrahim,
Onlarla beraber ben de hissedeceğim…
Ve o günü yazacağım;
Söze tarih bitirirken,
İki bin on senesinin, bir Mayıs sabahında…
PERİHAN TUNÇOK
ESMİZE
İKİ MAYIS İKİ BİN ON....
5.0
100% (8)