9
Yorum
5
Beğeni
5,0
Puan
2504
Okunma

YILAN-KIZ VE TAŞ RİSALESİ-1
TAŞ
1)
İstersen taşlara ağla
istersen taşlarla ağla
Ama! Kalbimin başını en çok taşlar ezer, unutma!
2)
Kırlangıç göçleri taşıyorum yüzümde
Bakışlarımı uzatıyorlar ellerime.
Soruyorum; "ne gördünüz?"
Naylaların içinde, dağlara dua ettiğinden bahsediyorlar
Kayalara indiğini...
Uzun uzun dalgaları dinlediğini…
Yolum sana düşer diye sağa dönerek uyuyorum hep
Tavaralar susturuyor beni
Ağzımın içinde kanayan kirpiklerle uyanıyorum
Rüyalarımda altıma işemiş oluyorum.
Konakladığım evlerin hanımlarına rezil oluyorum
Ağlıyorum…
YILAN
3)
bir Doğu masalında
benim: boz bir yılan, senin : nehirlerin yüzünü giymiş bir kız olduğunu anlatıyor yaşlı bir rînd
Öyleyse diyorum, anlat halô !
"-De hele, onu bulabilecek miyim?"
Rînd "uzat avuç içlerini " diyor,uzatıyorum:kayıp bir bilgelikle okuyor:
kız yılana : "-madem beni seviyorsun, o halde bana bir şey getir " diyor
"o getirdiğin şey kimsede olmasın ama"
yılan gidiyor ve bir daha dönmüyor!
-Sır nerede şimdi? -
4)
bir kandım kendi içimde kanayan
kimseye verilemeyen ve kimseden de alınamayan, yaban /cı bir kan!
"Öyleyse bir alevî abdal’ına sor" dediklerinden, varıyorum semahına!
Canê! "de hele benim sır’rım nedir?"
"Din’le" diyor, payına ne düşerse tellerden…
"Kabulum" diyorum,can kulağı ile sağırlaşıyorum.
bölüyor beni tellerine türküsünün ,
başlıyor söylemeye:
Yılanmışım
Sana gelmişim
Bir gece ayaklarına sarılıp ağladığımda korkmuşsun,ağlamışsın
Korkma bir şey olmaz demişler
İkinci gece gelmişim, yüzümü sürmüşüm yüzüne
Yüzün felç kesmiş, yılan geldi yine demişsin
Üçüncü gece gelmişim, yatağına gömleğimi bırakıp gitmişim…
Sabah derimi ve seni alıp bir bilene götürmüşler
Bir bilen: yılan aşktır, ve aşk tuzakla ortadan kaldırılmaz
Aşığı aşk öldürür ya da aşık olduğu kızın ölümü diyesiymiş!
KIZ
5)
Çok düşünmüşler, "öyleyse kızı öldürmüş gibi yapalım!"
Yatağına içi saman dolu bir yastık koymuşlar
Seni almışlar
Gelmişim koklamışım,cesaret edememişim sokulmaya
ve kendimi dışarı atıp
bir çığlıkla başımı çalılara vurmuşum
sesimi duyup gelmişler
Yüzümde bir nûn
harfi bulmuşlar
S
çize çize , en çok da seni çize çize ölmüşüm!
6)
Son kez bir teyzeye gidiyorum, bebeler kötü rüyalar görmesin diye
Köyünün ortasında gözlerini yakmış bir bilgeana!
Nene diyorum, nun dediler bana? Sır’rımı bana der misin?
Suyu okuyor nene, "ağla diyor,bana gözyaşlarını ver"
Bir bakraç tasta birkaç gözyaşımı uzatıyorum
Nene başlıyor okumaya
Bismillahirrahmanirrahim:
Oğul, kaybolmuşsun sen, sonra bir ırmak olmuşsun,
(Seviniyorum, ellerimi tuttuğum tüm sular sana akar diye)
Nene yüzüme bakıyor, başını çeviriyor sola ve:
Kân köyünün dibinden geçtiğimi
Kemam kale’sinin dibinde çoğaldığımı söylüyor
Samsat,Birecik,Balis,Raka,Ruhbiye
Karkisa,Ane,Hadişa,Hiye
Abyar,Toruk,Hîle,Kufe den geçtiğimi şarıltılı zikirler çekerek
Ve Şattülarap’da seni bulamayan ellerimi Dicleye verdiğimi
Sonra da kendimi denize attığımı söylüyor.
Nene diyorum, onu nerede kaybettim? Evim sular altında kaldı oyyy!
"-Suların boğulduğu yerde" diyor.
Halfeti’ye dönüyorum elsiz…
7)
Bozova yakınlarında beni doğuruyor bir kız onaltı’sında
Sanki tesadüfmüş gibi Fırat’a bakarak emziriyor beni
Ben emerken annemin gözlerine bakıyorum
Onun baktığı suyun sesini emiyor ruhum
Haymana hamamlarında yüzümü yıkayan babam
Göz yuvalarımdan bir uğultu geldiğini söylüyor.
Büyüsün geçer diyor,komşular
8)
Komşular yanıldı!
Büyüdüm, uğultumda benle büyüdü
Yüzüme daldırdığım parmaklarıma kalem tutunca bunları yazdım sana ey sevdiğim!
Şimdi sen
Uyuyorsun
Uyanıyorsun hani gözlerin ıslanıyor ya
Sonra yine uyuyorsun uyanıyorsun gözlerin ıslanıyor
Ben senin rüyalarından yılanlarla uyanıyorum
Sen ise benim gözyaşlarımı ağlıyorsun, durup durup yüzümü/nûn çiziyor parmakların
İstersen ağla, taşlara
Ama yılanların başını en çok taşlarla ezerler unutma !
12.01.2010
kıztaşı-istanbul
05:30
KayıpKentli
Şiire dair kısa kısa:
Bu şiiri okurken dinlediğim DİLJEN RONİ’nin KANİ isimli fon müziğinin tınılarının ruhumdaki dalgalanışlara odaklanmamı sağlamasındaki faydayı belirtmeden geçemeyeceğim.
google’den DILJEN RONİ-KANİ yazarsanız dinleyeceğiniz müzik sizi şiirle birlikte alıp, yüreğinizin derinliklerine götürecektir.
dinlemek isteyenler için:
www.youtube.com/watch?v=jNcT4Ov5wJ4
Tavaralar :Gece gelip insanların ağzını kapatan bir tür hayalet/karabasan
Nayla : Talvar-kiler-serender: Rize bölgesinde gitgide unutulmaya yüz tutan, kültürümüzün en nadide örneklerinden bir tür el-emeği kiler!
Örnek Resimler:
1) img512.imageshack.us/img512/585/1009143fm1.jpg
2) img512.imageshack.us/img512/7621/1004512ip0.jpg
Rınd: Aldırışsız, kalender.
Aldırışsız, dünya işlerini hoş gören. Laübali meşreb feylesof. Bâtını irfan ile müzeyyen olduğu halde zâhiri sâde görünen hakîm.
Dış görünüşü laübali olduğu halde, aslında kâmil olan kimse. – Türk divan şiirinde olgun insan tipi.
Divan edebiyatında riyakar yobazlara laf sokan, gerçek aşkın şarapta (aşk sarhoşluğunda) olduğunu söyleyen ibretlik bir tip
Halô: Kürtçede ve Doğu Şivesinde "-dayı-" demektir.
Şiirin 3.,4.,5. bölümlerinde anlattığım yılan mesel’i Doğu’da geçen halk söylencelerinden esinlenme idi...
Bu söylencelerde de dile geldiği üzere bazı kızlara aşık olan yılanlardan, sevdiği kişiye birşey yapmadan uzun uzun ona bakan, farkedilince de kaçan yılanlardan bahsedilir.
Efsanelerde güçlü bir motif olan yılan, benim bu şiirim de çaresizlik-dillendirilememiş sızı’lara karşılık geliyor. Çaresizliğimiz ki ne kadar büyükse elimize aldığımız çözüm (taş) o kadar büyük olur.
Doğu’da neredeyse her göl’ün , her dağ’ın, her ırmağın bir efsanesi vardır.Kürt coğrafyasında efsanelerin izini sürebilmek ve bir yolculuğa çıkabilmek isteyenleri Yazar:Müslüm Yücel’e ait olan "Kürt Coğrafyasında Göl Ve Irmak Efsaneleri " isimli kitaba yönlendirebilirim.Kitap evrensel yayınlarından çıkmış.
Suların Boğulduğu Yer: Halfeti her zaman içimin acıyan bir yanı olmuştur.
Halfeti yüzyılların sesini bağrında taşırken , baraj projesinden ötürü maalesef sular altına gömülmüş kadim bir yerleşim alanıydı.
Ne zaman Urfa’ya gitsem ve Halfeti tabelalarını görsem, yüzümü acıyla öbür tarafa çeviriyorum. Ve sanki baraj sularının altında kalan bir yer değil de suları suların içinde boğan bir ağıttır benim için:Halfeti!
Bozova: Bozova,Urfa’nın Fırata yakın, sokaklarında kaz sürülerinin gezdiği, dili ağırlıkla Kürtçe olan, bir ilçesi. Bozova’ya sürgün gelen babam’ın da öğretmenlikte ilk göz ağrısı.Annem ki 16 yaşında, dillerini anlamadığı komşu kadınlar, anne beni doğurduğunda kürtçe hayr dualarıyla annemin eline beni verirler...
Kadınlar ki sıklıkla
"-erkek çocuğa bakarsan çocuğun erkek olur" ,
"mavi renklere bakarsan gözleri mavi olur"
" kavgalara bakarsan çocuğun kavgacı olur" sözleriyle sürekli telkinlerde bulunduklarını okuyorum; Müslüm Yücel’de.
Sonra babamın dediğine göre , Ankara’nın Haymana kazasına tayini çıkmış ki 2.sürgünü babamın. Haymanadan geriye hatırladığım tek şey: babamın beni iki haftada bir hamama götürmesiydi. Yolu Haymana’ya düşen olursa, haymana kaplıcalarına uğramadan geçmemesini tavsiye ederim.
Nûn : ki yüzümdür şiirde!
Kur’an’da ise:Kalem suresinin girişinde: Nûn. (Ey Muhammed) Andolsun kaleme ve satır satır yazdıklarına ki, sen Rabbinin nimeti sayesinde, bir deli değilsin. demiştir.
Şiirde nûn üzerinden yüzüme yaptığım atıfta ise acım yüzümden delirmediğimi, yılan üzerinden çaresizleştiğimi, ama Şattülarap imgesi üzerinden de hayatta arayışlarımı hep sürdürdüğümü belirttim.
Yazarak dua ettiğim ellerim ise şiirlerimde yanmalardan ve kesiklerden nasibini en çok alan yanım.
...
Başka bir şiirde buluşmak dileği ile...
Yüreğinde kendinize/hayatınıza/ümitlerinize doğru olan Nûn arayışları/yürüyüşleri
hiç bitmemesin.
K.kentli...
12.01.2010
kıztaşı-istanbul
05:30
KADİR BAL-KayıpKentli
5.0
100% (11)