FİGÜRAN
Bir rüyaydı sanki yaşananlar
Sen gülenler takımındaydın ben ise ağlayanlar… Süslenen dünyanın gizlenen güzeliydin Bu takımın kaptanının vazgeçilmeziydin Kendi kendime derdim bu ne çiledir Ya Rab! Bu gönül neden bu kadar viran niçin bu kadar harap? Susardım önce sonra haykırırdım Bu elem bu Aşk da neyin nesi… Ya bir notanın esi, ya da bir sevdalının nefesi Sonra anlardım ki bu bir sevgilinin kafesi Bir ağıtın enstantaneleriydi yaşananlar Kitabını yazardı sevdanın, sevdadan anlayanlar Kapkaççısıydım şiirlerin, hırsızdım nefsime uydum Senden uzaktayken bir tinerci yahut sokak çocuğuydum Aldatıldım anladım ki vakit çok geç Ah deli gönül bu platonik Aşk’tan vazgeç! Biliyorsun vazgeçilmezisin bu kaptanın Ya Mevla’ya açılan bir Yunus’um Ya da Senin abdalın Yok, yok, yok! Senin evcilik oyununda küçük bir oyuncağın Tarif mi edeyim kendimi işte ta orada çelimsiz şu köşede duran Ya bu büyük Aşk’ın başrol oyuncusuyum ya da ufak bir figüran… Yaşamayan anlamaz, yaşayan anlar. Aslında yaşayamadıklarımızdır yaşananlar. |