13
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
2175
Okunma
İnce bir dilim ekmek hayat
umut sürüp tereyağı tadında
zeytin peynir ardı az reçel…
sabah güneşle yıkanır yüz
giyer bilinmedik gün elbisesini
düğümlerken ayakkabısının bağını
adımları büyür ardında
gökyüzü rengiyle, gün kalabalıkla
sokulur insan yanına…
kirli liralara düşer diller
az oradan az buradan çekeler gün
ruhunda kalır bekleyenler
gelen gider kalana bitene sayıklar söz
yaramaz bir çocuk oyundan yorgun
öğlen ekmek arası bir düş sıkışır
azda muhabbet yakışır salatayla…
öğün atlar akşama koca bir hendekle
koca güne sığar ne çok işvesiz çile
selamdı kelamdı dağılır dilin örsü
kapanır kepenkler geldi hoşça kal vakti
Eller dağınık sallanır akşamlar…
uzar yol uzar hasretler
evine taşınır ruhundaki yalnızlar
bir tutam mavi bir tutam pembe
az da sarı olsa hani
ayaklarında gün serzenişledir
atar üstünde ne varsa salınır nü yerleri
sıtmalanır özgürlüğün bendi
şarkı düşer diline gözüne hasretler
uzaklar yakınlar derlenir içinde
nereye koysa bardak hep dolu…
gece yaklaşır muzipçe yaz az yerine
yatağı arlanır gözleri yaşlanır
yastığına saklı pamukta uyku kaygısı
tavana asılı rüyalar sıralanır
düş kurmuş yerlerine düşer gece lambası
akşam hüzünlerini bırakır gözlerine
ağır ağır kapanır tarifsiz yanları
karanlık bir susku sarar
uyku utkusunda…
…rüyaları…
sormayın...
sabah olur aynı terane az ekmek üstü reçel
böğürtlenli bir şarkı sunar her güne…