On bir yıldız rüyada ayla secde duruyor
Bu nasıl bir rüya ki düşündükçe yoruyor

Yakup dinler dinemez bu rüya Rahmanidir
Senin halin katında bil ki çok sevimlidir

Kardeşler çabuk kandı şeytanın hilesine
Bir kıskançlık girdabı ulaştı cümlesine

Belki her şey düzelir Yusuf’tan kurtulursak
Babamızda inanır iyi yalan bulursak

Kıssanın en güzeli işte böyle başladı
Şeytan karıştı işe zaman hızlı işledi

Attılar bir kuyuya aman babam bilmesin
Kurt yemiştir diyelim suçu bizden bulmasın

Kara haber yayıldı dilden dile dolaştı
Pusu kurdu kardeşler Gömleğe kan bulaştı

İnan masada buna Yusuf ortalarda yok
Babanın ciğerine saplandı evlattan ok

Gözleri yaşlı Yakup ne acıdır bu durum
Hakka havale etti mahşerliktir bu sorun

Yusuf’un hasretine dayanmadı gözleri
Âmâ artık dünyaya dinlenmedi sözleri

Su bulurum diyerek yanaştı büyük kervan
Kuyudan su diye nur yağdırıldı o an

Görenin aklı şaştı bu ne güzel bir çocuk
Alalım da kervana güzel gitsin yolculuk

Yusuf kanlı gömleğin söyle neyle tartılır
Bir Allah’ın elçisi pazarlarda satılır

Ve bu kutlu yolculuk mısırdadır nihayet
Sağ salim getirildi köle diye emanet

Yusuf’un güzelliği yayılır dilden dile
Kaderin tezgâhında dokunur kutsal çile

Züleyha’nın yüreği usulca takılınca
Dedi Hak’tan korkarım gözlerine bakınca

Tarihte az görülmüş bir edebin örneği
Yok deyince harama yırtılıyor gömleği

İftiranın sonunda bir zindana atılır
Hasret dolu yıllara yine hasret katılır

Zindan medrese olur yüzü nurlu güzele
Bu yol gidilmeli ki tez varılsın menzile

İlim deryası olur rüya Tabirlerinde
Yusuf’un tabirleri cümle âlem dilinde

Firavun rüyasında görünce çok karmaşa
Boş değil tüm olanlar düşer hemen telaşa

Haber salar dört yana bana gerçek söylesin
Kim bilirse getirin rüyam tabir eylesin

Derler ki işin ehli anlayan bir Yusuf var
Bu sır gibi rüyadan anlarsa Yusuf anlar

Rüyanın o tabiri dönüşür hakikate
Kurtulurlar kıtlıktan kavuşup berekete

Sen yüce bir insansın doğru dersin ahkâmı
Bize çok gereklisin hak ettin bu makamı

Deyip güzel Yusuf’a makam mevki verilir
Dünyanın nimetleri ayağına serilir

Babasının özlemi düşünce ciğerine
İçinde yanan hasret işlemekte derine

Akın eder Mısır’a kıtlık çeken uluslar
O duanın cevabı Yusuf’a çabuk uğrar

Yakup’un oğulları Mısır yoluna düşer
Halimiz çok perişan bize biraz erzak ver

Sönmüştü on bir yıldız boyunları büküktü
Doldurdu çuvalları affetmek büyüklüktü

Yusuf’un kokusunu alınca âmâ gözler
Visalin ateşinden titrer ihtiyar dizler

Dindirdi tüm acıyı alıp yüzüne sürmek
O şifanın elçisi cansız bir parça gömlek

Anlıyor ki bu dünya aldatıcı bir meta
Ben Hakk’ı istiyorum gerek yok şatafata

Allah aşkı Yusuf’un benliğini bürüdü
Gerekmez dünya diye Mevla’sına yürüdü