7
Yorum
24
Beğeni
4,9
Puan
429
Okunma

Kahrının kâtibiyim, şifan yaramaz artık.
Kâbuslardan ibaret rüyaların tabiri.
Bu yurdu yağmalanmış şafak aramaz artık,
İşte çekiç işte örs mum eyledin demiri.
Kalbinden vurulmuşa neyler ölüm korkusu,
Senden ilham almıştır Ebrehe’nin ordusu…
Yenilerek öğrendim yanarken yaşamayı,
Bu dilsiz yağmurlardan gözyaşı sağan benim.
Derdinle nikâhlıyım, bilmem ki boşamayı,
Karanlığın karnından umuda ağan benim.
Adının sokağına düşecek olsa dilim,
Başımı baş edemem, çalkalanır menzilim.
Razıyım boyun eğdim, yüküne müptelayım;
Sadakatin kaderi çölden Kevser çıkarır.
Uçurumun ucunda, ben kendime belayım,
Titreyen dudaklarım hâl bilmeze yakarır.
Kulağımın kınında çınlayıp durur sesin,
Kılımı kıpırdatmam, cellât olsa nefesin?
Yitiğim, yaram derin, adresler bilmez seni;
Can da yok, cenaze de; böyle bir yas mı olur?
Varsın kimliksiz bilsin isterse herkes beni,
Kirpiğin gözlerimin ezelden hasmı olur.
Gayrı gama yüklenmem, çile senden ibaret,
Yoruldum yaşamaktan, yık yeniden, imar et!
Sustum bir Meryem gibi, ahüzarım mimlendi;
Dönüp durdum hücremde ermiş gibi Şems’ine.
Has bahçeme çığ düştü, gönül gözü demlendi;
Sıkışmış kafesinde yandı, tutuştu sine.
Yokluğun zindanında artık hicran görünür,
Yaşamak çeşit çeşit, ölmeden de çürünür.
Ne deliyim ne veli, aklı kuyuya saldım
Tutsaydın kollarımdan, miracına çıksaydım.
Bir ömrü heba ettim, arpa boyu yol aldım;
Bitseydi sarhoşluğum, seninle ayıksaydım.
Uyusam uyanmazdım teninin beşiğinde,
Bilmem, ölmek caiz mi kapının eşiğinde?
5.0
92% (11)
4.0
8% (1)