14
Yorum
3
Beğeni
5,0
Puan
1026
Okunma
şimdi gülüşün tan vaktidir
ürkek kanatlarını açar gecenin...
dizlerin bağdaş kurdukça, türküye
saçlarım, geçersiz kurallara taranır.
ellerimde sıla
gözlerimde siye
tutuşur halayına sevda
başında sen,
sonunda ben
çekilip durdukça yangınlarımıza,
küllerimizden bin gölge
dökülür üstümüze...
ah! meğer ne çok saklanmışsın içime...
çatlamış yanağından
dudaklarıma sızan yağmurların
ve nazara gelmiş güneşin
ne çok keder sürmüş yüzüme,
görüyor musun,
ruhum nasıl durulanıyor
avuçların toprağıma şiir devirdikçe...
sen öyle güzel uyursun ki
isyanlarıma,
yastığına iliştirdiğim duaları
sadece duvarlar duyar...
işte biz duvara karşı durmayı
yeniden
ve bir kez daha
böyle öğreniriz sevdiğim...
şimdi sessizliğin tan vaktidir,
umudu kucaklar ekmek kırıntısı
akşam, mecalsiz düşlerini sızlattıkça
sabah, çocuk kollarını dolar boynuma
biz aynı ninnilerde büyüdük sevdiğim
bir de dam üstü yıldızlı gecelerimiz vardı,
unutma!
insan coğrafyasına uzadıkça yeniden toprak atılır üstüne ama şiir
insana uyudukça toprak yeniden kavuşur suya...
miNe güLtepe
5.0
100% (8)