saçlarından sağdığım umudu dudakları çatlamış ömrüme içirdim kahır yumağı zamanın ortasına mayaladım çay rengi gözlerini... toprakları kurak yüreğime ektim sesindeki taze yeşili... sakın susma!
anlat bana... delik heybendeki ağlak yalnızlıkları kırık testine doldurduğun içli yağmurları her gittiğin şehirde seni tanıyan vefalı kuşları...
sen yazgısına ağıtlar yakanım kanserleşmiş keşkelerine dayanamazken mi denize döktün bunca mevsimi...
anlat bana... gölgeni çalan martıları intihar düşkünü gözlerinde doğan öksüz çocukları tenhalaşmış yüreğinde kalabalıklaşmış sesini... çürümüş kentlerde kamburlaşmış düşlerinle kazandığın zafersiz savaşları...
sen öldükçe güzelleşenim yaralarını gün ışığı yakmasın diye mi sıkı sıkı kapalı perdelerin...
anlat bana.. kendi sesini ararken eskiyen vatansız ayaklarını zamansız acıların öldürmezken nasıl aşık olduğunu... gökyüzünü maviye boyarken şehrin bütün kornalarına basıp serçelere yol açtığını...
sen aşkı biriktirdikçe azalanım gün/eşin uzağına düştüğünden mi kanatlarını kendin koparışın...
anlat bana... usulca gökyüzümden kayarken ıssız topraklarını üstüne çekişini gecenin rengini giyinirken ölmeden az evvel serçelere bağışladığın şiirlerini...
EzHeR
Paylaş:
4 Beğeni
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
sese yaslanılırmı şair..ya da bir düşe..ses kısılınca,düş uyanınca şiir kendine hesap sormazmı?
sen yazgısına ağıtlar yakanım kanserleşmiş keşkelerine dayanamazken mi denize döktün bunca mevsimi...
bu güne kadar yorumlarımda ses diye bir şeyden bahsettim..ama sesin ayrıntısına insanları sıkmamak için fazla girmedim..şirirn ses yapısı genelde seslilerin yapısına ve dizlişine göre kritik edilir..örneğin u ve o sesleri dar kalın yuvarlak dediğimiz dudak hareketinde bir zorlamayla çıkarken a ve ı sesleri düz rahat özgür seslerdir.e ve i sesleride ağzımızdaki dilin durumuna göre ince seslerdir..bir şarkıdaki çıkış yerlerindeki vuruculuk gibi buradaki seslerin kullanımıda sözcükteki anlamı daha üste çıkarır.haberiniz olsun gibi bir duyurma derinliği verir..
bu şiirin ses yapısına bu öğretiler ışığında baktığınızda bir dağınıklık iniş çıkış görürsünüz..Genelde şiire ses anlamında yaklaşanlar bu sesten şairin yada şiirin ruhuna ulaşırlar..o zaman bu şiir hakkında şunları söyleyebilirmiyiz;
şair olanla olması gereken yerde bir sıkışma yaşıyor..sevginin dinginliği ile, çaresizliğin öfkesi arasında..hayatı küçük parçalara kırıyor..kendi kırgınlıkları şiirin ruhunada sesinede yansıyor..kısacası kırık bir şiir ..yada kırılgan hüzünlü bir dile getiriliş..
tenhalaşmış yüreğinde kalabalıklaşmış sesini...
şairin genelde bir çok şiirinde rasladığımız bir durum zıtlıklardan tüme varım..yada zıtların arasında kesişen doğru diyebiliriz..Bu genelde mizahın konusu gibi görünsede şiirde de çokça kullanılan bir tekniktir.benim görüşüme göre bütün sanatların ortak alanları vardır..bu kara mizah tekniği yada anlatımı bütün yazınsal sanatların ortak kullanımında olan bir enstrumandır diye düşünüyorum..
sen öldükçe güzelleşenim yaralarını gün ışığı yakmasın diye mi sıkı sıkı kapalı perdelerin...
buradan da şiirin içeriğine saptamalar gönderebiliriz belki..sevgiliye söylenen söz öldükçe güzelleşme..metafizik bir söyleme..sürrealist de diyebiliriz..ölüm herkesçe bilinen bir sondur..ama güzellik görecelidir..ilk sözcük net spesifik ve somuttur..ölüm..normalde etkin sözcüğün bu olması gerekirken şair şaşırtarak ölümü durağan ve statiklikten çıkarıp sürdürürlebilir yada süren bir devam eden bir fiille bütün anlamını ve kelimeye yüklenen görevi değiştiriyor..yine zıtlıktan sondan güzelliğe gidiyor..bunu rahat söylüyorum diğer şiir ve yazılarındada buna sıkça raslıyorum çünkü..bir yazımda şairi küçük prense benzetmiştim..istediği şeyi kapalı kutu içinde sunar..ne istiyorsa aslında kapalı bir kutudadır ama siz kutudaki şeyi kendi dünyanıza ve kendi algınıza göre şekillendirebilirsiniz..yani "bir" içinde her okuyana göre çokluklar oluşur..buradada benzer bir ifadeyle sevgiliyi yaralı olduğunu bildiğimiz sevgiliyi perdelerin arkasına saklar..kendisi ise burada gün/eş olur..ve kendisinden sakınır sevgiliyi..inanılmaz bir hayal gücü ve kurgu dünyası var bu şairin..
sen aşkı biriktirdikçe azalanım gün/eşin uzağına düştüğünden mi kanatlarını kendin koparışın...
bu durumu daha sonra yazdığı bu bölümde kendisi izah etmekte yar'a itiraf ederken biriktirdikçe azalanım zıtlığından yakaladığı kara mizahi tarzla birazda kendini suçlamaya başlamaktadır..ve bu suçlamayı zıddının sorusu üzerinden sürdürür..toparlayacak olursak ben sana zarar vermemek için uzaktayım..aramıza bu engelleri koydum..kendinde bana gelemedin der kanatlarını koparmasını sorarken gizli bir suçlamada vardır..biz buna eski şiir sanatlarında "lugaz" diyoruz..yani bir şeyden obje veya eylem olarak hiç bahsetmeden aslında başka bir şeyi anlatmak diye izah edebiliriz."Lugaz" ı çok kullanır şairimiz..
anlat bana... usulca gökyüzümden kayarken ıssız topraklarını üstüne çekişini gecenin rengini giyinirken ölmeden az evvel serçelere bağışladığın şiirlerini...
toprakları üstüne çekiş,gecenin rengini giyinmek gibi kurgularda şairin aynı hissiyatla kendini ve kendine özeli saklamasını ve bir niyetle finallediğini görüyoruz..yalnızca şiirlerin kalacak gibi..burada güneş likten çıkmış...serçe imgesine bürünmüştür..yani masum..yakınınızda ama asla elde edilemez kafese konulamaz..oysa güneş yakıcıydı ve etrafında dönülendi..yine bir zıtlıkla sonlanıyor aslında şiir
sevgili şair,birikimim kadar ve uzunca bir süreden sonra ilk kez bir şiir analizi yaptım..burada muhtemelen kendi algı ve anlamalarımın etkisi büyük olmuştur..dolayısıyla sizin şiirle yapmak istediğinizle benim kritiğim arasında ciddi mesafeler olabilir..bunu yaparken bu yorumun diğer okuyan arkadaşlarada hasbel kader örnek olmasını istedim..aslında şiirlerin altında neler nasıl yazılabilir diye..fazla yer kapladıysam özr dilerim..
sizin çalışmalarınızı büyük bir zevkle izlemeye devam edeceğim.
"yaşam dediğimiz neydi ki bir şiir boyu yalnızlık...hepsi bu! kendi tenhalarımda söylüyorum en çok sevdiğim türküyü…koynumda kahramansız bir avuç masal…üzerimde emanet bir gül kokusu… " ' Hayata anlamli bir bakis acisi,
siire gelince; "Ustaliga YorumSuzum..."
KutluYorum yürek sesine sahitlik eden kutlu kalemi.
çok hoş bir şiirdi..gerek anlatımı gerekse akıcılığı keyifliydi..fakat her nedense görsel olarak girişteki satırların altı çizlmeseymiş keşke dedim..ve bir de:
" tenhalaşmış yüreğinde kalabalıkmış sesini... "
"kalabalıkmış" kelimesi klavye hatası mı yoksa kelimenin kendisi miydi tam çıkaramadım.."kalabalıklaşmış" diye okudum sanki oldu..ama yazdığınız şekilde de okudum bu kez de "sesini" kelimesiyle bir uyumsuzluk oldu..kontrol edip beni aydınlatırsanız sevinirim..
ayrıca başlık gerçekten güzeldi ki başlık için geldim şiire..belirtmeden geçemedim..
Sevgili EzHer, anlat bana... usulca gökyüzünden kayarken demişsin. Sözlerinizin erimi mavi yay,dilinizde bin bir hece,duygulu sözlerle dallanmış, nemli rüzgârlyla deviniyor güz,ağlıyor avuçlarımda acı ve sevinç çağlayanı yüküm ağır,bu güzel şiire nasıl yorum yapayım. Eline,diline, yüreğine sağlık Edebiyat kurallarına göre yazılmış bir şiir. Başarılarınızın devamını diiyorum. Sevgilerimle...
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.