26
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
3450
Okunma

"ellenir mi güneşin toprağı...?
salıncaklar kurulur mu ayın göğsüne...?"
ölüme kurulmuş saatli bomba gibi
kangren olmuş uzuvlar dağılmış dört bir yana
susan hayat içi aldanmaları
kınalanmış bir sevdanın ucunda
halay başı zılgıtlarında özlediklerim
sormuyorum bile / nerdedir usta
diyemediklerimedir tüm öfkelerim
dilime düşen bir uçuk yangınında
kirpik ucunda asılı baharlık bayramlarım
kan sıçramış umut duvaklarına
göğüs uçlarımda sızlıyor hayat
bozuldu sütüm ağıt sancılarında
çocuklar usta / çocukları getir bana
su misali avucuma doluyor yetim kanı
karla karışık bir fırtına ardında
inadına aşk diyorum
neşter vurarak insanlığıma
bir damla kanım akmıyor
hayret!
nedense şaşırmıyorum bu tuhaflığa
ellerin usta / ellerini getir bana
dokun kangren olmuş parmaklarıma
iman diyenlerin imansızlığında
nergis kokuları getirsin bana
acı tünemişken göz çukurlarıma
yaka kiri değil gömleğime yapışan
bir merasim çocuğu aklımın sabır yanı
göz içi yangınıdır illegal duran
organize aşkların değip geçtiği yerde
gözlerin usta / gözlerini düşürme
aşkın yetim durduğu inançsız serkeşliğe
tepeden tırnağa insan kesildim
tanıklık edemeden kaybolan eşgalime
vakit dar
vakit kısır
çelmelerken geceyi
büyüdükçe büyüyor içimdeki tanrılar
hayat indirmek için kaldırmışken elini
ıslak kaldırımlara saklanıyor çocuklar
sözlerin usta /sözlerin geliyor aklıma
dilimde “güneşi içenlerin türküsü”
cebimde yığın yığın umutların ölüsü
yeniden yazmalıyım güneşin öyküsünü
“çocuklar bir daha güler mi usta”
sevgi kaya
“güneşi içenlerin türküsü” N.HİKMET