1
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
1779
Okunma
Bir Tek Senin Yıldızın Yok
“Geceler dilsiz olmuş, yoksa ben mi sağırım
Neden üşütüp durur altımdaki kaldırım?
Siz öyle sessiz, sakin durduğuma bakmayın
Duruşum zelzeledir, yürüyüşüm yıldırım.”
Gece yuvarlak şeritli halkalarıyla
buğulandırıyor zamanı,
bir tek senin yıldızın yok.
Gece yarısı sakinlerindenim.
Kül tabağı, tahtalar ve duvarlar
yalnızlığımı paylaşanlar
bir de hiç sesi bile çıkmayan
Azrail’ im intihar.
Bir haber bekliyorum.
Acıysa iliklerime kadar acı
tatlıysa ballar yanında halt etmiş.
Telefondaki mekanik sese bağladım
bütün umutlarımı.
Sokaklarda mor kandiller yanıyor,
hiçbir şey görmüyorum,
bir tek senin yıldızın yok.
Ben zaten öldürmüşüm kendimi.
Annem yaşasa da yaşamasa da
kalbimde olacak.
Duymuyorsan duyuyorum,
düşünmüyorsan düşünüyorum,
görmüyorsan kör değilim
yapmıyorsan halim yok.
Gece öyle aydınlık,
ay mercan adası gibi,
bir tek senin yıldızın yok.
Zaten derdim de çoktu,
iyi oldu haber beklediğim,
hiç olmazsa kontrol ederim talihimi.
Rüzgâr ters yöne eser,
ırmaklar geri getirir alüvyonları,
toprak ağaçlarını içine çeker,
yağmurlar bulutlarına yağar,
ben annemin karnına doğarım,
içime eserse tufanlar ağlarım.
Dayansam patlayacağım çünkü.
İçime buram buram çöreklenmiş ayrılık var,
bir tek senin yıldızın yok.
Herkes yatıyor,
ben ayı alacakaranlıkta görmeyi umuyorum.
Ummak parayla değil ya umuyorum işte.
Ya ağlamak?
Bir gözyaşının fiyatı kaç paradır sizce?
Siz de dizlerinizi al akçelerle ıslattınız mı?
Gözlerimde bin geminin buharları kaynıyor,
Ve yanıp tutuşuyorum bir daha,
bir tek senin yıldızın yok.
5.0
100% (1)