Kötülük etmeden pişman olmanın en iyi şekli, iyilik etmektir. bretonne
Avci04
Avci04

Gül İstanbul 4

Yorum

Gül İstanbul 4

( 3 kişi )

2

Yorum

0

Beğeni

5,0

Puan

1440

Okunma

Gül İstanbul 4

Gül İstanbul 4

Sunu;

Ben sen’im.
Hangi otopsi beni ‘ben’ bulur artık?
Ellerim ellerin, gözlerim gözlerin, bedenim bedenindir Zehra.
Senin kalbinden başka kalp uymaz, şimdi kalp gerekse bana!

Sinan Eldem

/Önünde alabildiğine şamata
Sene iki bin sekiz dimdik duruyor karşımda Galata/

Söküp aldığın kalbim hangi kalpte çalışır
Suni teneffüs yamanmış dudağımda vita kutuları, kurumuş fesleğenler
Geç ayıldım,
Uyandığımda geçmişti sarhoşluğu İstanbul’un
Kararmıştı gözlerine düşen Kız Kulesi
Gözleri yaşlıydı Üsküdar da küpeştelere yaslanan martılar
Bir muska gibi boynumda taşıdığım ağır vebalin
Ve bir hayattı sana verebildiğim
Alıp götürdüklerin hiçbir zaman geri gelmeyecek
Koparken ellerin ve ellerim koparken kalan boşluğu şimdi hangi aşk doldurur?

/Ölü aşklar denizinde henüz ısınmamış aş
Yanına bile yaklaşılmamış bir aşktı Beşiktaş/

Susayacak artık İstanbul,
Gözbebeği bir sevda şarkısına
Nihavent’i eksik kalacak bir yanında
Bir yanında aç çocuklar ağlayacak aşkıma
Gittim say!
Say kopardığın ne varsa benden bir çırpıda
Kaç İstanbul öldürdüm içimde biliyor musun?
Anlıyor musun bu gidiş ne kadar ağır gelecek sana?
Henüz kabuk bile bağlamadı can kesiği gidişim.
Şimdi döndüm sırtımı anlarsın ben varınca Ağrıya.

/Kirden geçilmiyordu, temizlenmemişti aşk kırıntıları dolu evin önü
Önce sakladı bizi, sonra unuttu niyeyse Eminönü/

Eyvallah deyip ardımdan, başını sallamaktan başka nen kaldı ey koca taş yığını?
Şimdi soramadığın ne varsa sor hadi.
İçinde bir çiçek gibi büyüttüğün ve her seferinde sakındığın eksik yanlarımı vur yüzüme
Artık rahatlat birikmiş irinleri sık, sök, at.
Yüzüme vuramadığın eksiklerimden bahset hadi
Hadi yeteri kadar veremedim kendimi sana onları da söyle ne olur
Ama sessizliğimi bana bırak
Bunlar bir gün bir vapur çığlığı inleyecek yokuşlu sokaklarında.

/En çok sana kızdım senin için ağladım içli
Sırf bu yüzden, bir gün olsun, kapının önünden geçmedim Şişli/

Bilemedin yüreğimin bir otobüs olmadığını düğmeye basınca seni ilk durakta indiren,
Sonraki bir durakta yeniden bineceğin,
Ömrümden söktüğün ömrün bedelini nasıl ödeyeceksin?
Hangi otopside aklayacaksın kendini?

/Yedi tepe bir kent kamburlarını da al sırtına, senin olsun aşk sandığın bu gedik
Eğdim boynumu gidiyorum, alacağın olsun Pendik./

Göbek bağım gibi bağlanmış kaderime iki alyans
Biri senin şimdi İstanbul,
Sevgilinin bir diğeri.
Ve vapurlarında kıyılmış nikahı denizci yeminiyle.
Şimdi bütün nikahlar boştur İstanbul
Bütün aşklar bozulmuştur
Ahitler, antlaşmalar geçersiz artık
Yıkılacak ne varsa; hisarlar, kuleler.
Sabahını bekleyen aşk askerleri, esirimdir
Şairlerin bebeğimdir koynumda
Alıp onları da gidiyorum yarına.

/Ayakları yerden kesilmiş bir aşka şahitlik eden nefesi dar
Yüreği İstanbul kadar ey can Üsküdar/

Şimdi beni bir ölmek paklar
Seni bir doğmak
Ben öleyim bir annenin tırnaklarını geçirdiği toprakta dilinde ağıtlarla
Sen doğur beni tırnakların aynı toprakta dilinde yeni bestelenmiş ninnilerle
Adı Dilruba bir kız ver tepeden tırnağa sen
İçinde hırçın Karadeniz
Durgun Ege karışımı çocuklar
Senden koptuk işte sevgili annemiz.
Ben bir ölmek yaşadım sen bir doğmak
Alnıma düşülmüş bir şafak
Ve tuz tadı tenimde
Terimde karavana aşk talimleri…

/Bu şarkının tınısı bitti, kesildi bütün sedalar
Saklar mıydınız uğrasaydık Adalar/

Bir numara büyük diktiğin elbiseyi çıkardım üstümden
İstanbul kadar büyüyünce giyeceğim anne
Diyeceğim sabahı gören çocuklara bu ağıtı,
/Kandırdı beni İstanbul /

/Kadın, teni şarap kadar haram
Gözümde bir ölü kadar cansız artık Harem/

Öpüşme sahneli filmlerde kızaran yüzümün hatırına
Henüz çatlamamış ar damarımın hatırına
Akşemsettin’in
Sultan Mehmed Han’ın
Hz. Yuşa’nın
Ve seni fethe gelen ordu için en güzel haberi müjdeleyen Peygamber hatırına; İstanbul!
Sende gizle öpüşmemizi
Sende sus dili lal olasıca.

/Yaktığın ateşten geride kalan sadece kül
Sevin yiten aşkların ardından zalim İstanbul /

06.08.2009 – İstanbul, 18.08.2009 – Ağrı

Paylaş:
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Şiiri Değerlendirin
 

Topluluk Puanları (3)

5.0

100% (3)

Gül istanbul 4 Şiirine Yorum Yap
Okuduğunuz Gül istanbul 4 şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Gül İstanbul 4 şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
gezgin1985
gezgin1985, @gezgin1985
18.8.2009 17:38:05
Gerçekten güzel bir şiir.Ancak yazım konusunda acizane uyarmam gerek. İlk baktığımda şiirden ziyade nesire benzettim. Yazımı şekilsel olarak daha da şiire yaklaştırmak gerek sanırım...


Kaleminize sağlık...
çiğdem çelik
çiğdem çelik, @cigdemcelik
18.8.2009 16:34:07
5 puan verdi
İNANILMAZ GÜZEL BİR ŞİİRDİ HARİKAYDI...

İSTANBULDA DOLAŞTIM DURDUM SANKİ...HERŞEY YİTİK HERŞEY YALANCI GELDİ Bİ AN...

YÜREKTEN KUTLARIM SİZİ...

YÜREĞİNİZ SUSMASIN ŞİİRLERİNİZİ TAKİP EDECEĞİM...

SEVGİLERLE...HEMŞERİM...
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL