5
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
1503
Okunma
ben sadece fotoğraflar eskir sanırdım
meğer anlar da eskirmiş
ya da eksilirmiş
zamanla...
bugün senin doğum günün
lakin küskünüm
gelsem ben
gelmesem sen azalırdın
kişi kendine kılıç çekmez
çekse bile deşemez
belki de bu en sahtekar yanıdır insanın
anla işte yok gücüm
ne gelmeye
ne deşmeye
dile kolay tam yirmi sene
aynı ahıra koşan iki hovarda
sahi
hangi fasıldan sonraki fasıla
savurdu bizi buralara...
ne vakit sustuk dostluğu da
muhabbeti tost eyledik
hayatın çarklarına...
paylaşmayı yoktan öğrenmiştik oysa
bir ekmeği bölüşen
yokluğa göğüs geren
korkmazdı elbet vardan
insandı
insanlıktı var ile yokun üstünde olan
ama ekmeğe benzemiyormuş hayat
ve kendine bölünemiyormuş insan
ne yapsa
ne etse
kurtulamıyormuş yalnızlıktan...
bilsen kaç vakti harcamıştık
akitlerle boğuşurken
ki ben beceremezdim
kırık dökük düşlerimdi hep
kumbaramda şıngırdayan
ve bir çoğu senden
şimdi
ne senin
ne benim birikimim
satın alamaz o anları yeniden
...
adam olayım isterdin ya
bir türlü atlayamadım
adamlıkla insanlık arasındaki
o incecik ipten
sırf dostun kalabilmek için
hep yanında olabilmek için
bir cambaz gibi
sürekli
o ipin üstünde yürüdüm ben
yorgunluğum bu sebepten
bu sebepten yokluğum
hanidir kendimde tutukluyum
…
hülasa
hiç adam olamadım
hatta
hiç bir halt da olamadım aslında
hep şişelerin dibinden baktım hayata
belki sırf bundan
gözümde büyüyor hayta
laf aramızda
ben hala / kırıklarımdan
özene bezene
kumdan kaleler yapıp
ellerimle
aşkı yerleştiriyorum içine
ve her seferinde
ilk dalgada
o bozamadan daha
yıkıp geçiyorum bir tekmede
dalgada bir kahkaha
o bile gülmekten kırılıyor
bu salaklığıma
belki de bu salaklığım engel
adamlığıma
demem o ki dostum
iyi ki doğdun
iyi ki oldun da ben
olmadığınla yoğruldum
bilirim devran kazananların
olsun varsın
benim de kaybetmek olsun harcım
5.0
100% (3)