Sesi kemiğinden ,
notaları iliğinden söküp geldim...
Buharın genzime yapıştığı yerdeyim ,
yanık içindeki ellerimden sıyırdığım deriden
bir tef geriyorum düğünlerinize ,
afyon çektirseniz de inanmam cennetinize...


Çağlayan gümbürtüsüyle ürkütülmüş sarmaşık sevdalısı bir semenderim ,
yamalı yamaçlarınızdan eriyik haller arıyorum kendime
toprağı tavlayıp yosun tadına akmak için gündönümünde...

Bu boğmaca ,
boğdurmaca ,
ince boyun üstünde kaydırmaca çağınızdan
tükrük hızıyla sıyrılan atlas kaçkını bir havariyim...
balçık sıcaklığından havva değil ,
hava istedim ben yorgun ciğerlerime


Fakat siz anlamadınız ,
Ben anladım ki ;
şarabi serüvenci kalmamış dünyada ,
bundandır üzüm bağlarında dolaşmaması fütursuz hırsızların
Adı kara ,
kendi yeşil bir türküdedir herbiri...

VE BENİM KADAR ONLARDA BİLİRLER Kİ ;
ÜZÜM ÜZÜME BAKA BAKA HEDER OLUR ARTIK





SARP ÖZDEMİR