4
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
3544
Okunma
Ulu mâbedim bugün, elest mevsimindeydim
Ezanların sesleri, söndürdü mâtemleri
Segâhım cuşa geldi, neyin taksimindeydim
İpek kanatlı kuşlar, çoğalttı meltemleri
Ben bugün İstanbul’u, kalp gözüyle görmüştüm
Bülbüllerim seslendi, gülü yığdı kucağım
Tekbirler arasında, titremişti dudağım
Perdelerim açıldı, gördüm Eyüp Sultan’ı
Avizenin altında, aşkın iklimindeydim
Ağrı yüklü dilimden, koparttım sitemleri
Zamanım inliyorken, gönül takvimindeydim
Dirilen dermânımla, öldürdüm elemleri
Ben bugün İstanbul’u, için için örmüştüm
Seferlerim yanınca, ısınmıştı ocağım
Işıkların sesine, yaklaşmıştı kulağım
Nurun nuru saçıldı, ördüm Eyüp Sultan’ı
Ben şimdi nurlarımın, tutuşan cismindeydim
Ulu çınar altında, ağarttım son demleri
Göğü bulan mihrâbın, değişmez resmindeydim
Seziyordum ruhumda, durmadan âlemleri
Ben bugün İstanbul’u, sevdâlarla dürmüştüm
Seslerin ahengiyle, çözülmüştü yanağım
Zikirlerin altında, kanatlandı yaprağım
Gülden güle geçildi, derdim Eyüp Sultan’ı
Kalemim yanıyorken, maksadın ilmindeydim
Huzurun eşiğinde, toplamıştım semleri
Yalan durağın şimdi, yanan dilimindeydim
Güne bakan bahçemden, yükledim çiğdemleri
Ben bugün İstanbul’u, inci gibi sermiştim
Rabbin isimleriyle, erimişti saçağım
Hiç durmadan yeşili, kuruyordu toprağım
Selden seller biçildi, dürdüm Eyüp Sultan’ı
5.0
100% (3)