4
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
1504
Okunma

Biz meçhulde üç kişiydik
avuçlarımızda zamanı kutsayan sevdalar
onulmaz aşklarımızla
hüznün çiçeklerini çiğner
karanlığa küfrederdik.
Sevindiğimizde çocuk
anne olurduk ağladığımızda. .
Ve bir gün
gecenin lütfuna erdik.
Ekmek kadar mübarek yüreğimizi
koltuğumuza alıp
yürüdük caddeler boyu
ve yalnızlığı dost bilip
duvağı açılmamış dertlerle
koynumuza doldurduk.
Biz meçhulde üç kişiydik
bir çocuğun gülüşünde öğrendik acımayı
gökkuşağını doladık umutlarımıza önce
kellemizi gövdemizden ayırdık,
boynumuz bükük olmasın diye resimlerde
taş batmasın diye ayaklarımıza
asfaltı yoruma kalktık.
Ve inanmıyorum şehrin insanının
ağaç köküne vurgun olduğuna.
Lanetlenmiş betonlardan
ve vitrinlerden
ve randevulardan
ve fiyatlardan
ve ve ve’lerden vakit bulunmaz
gülleri sevmeye.
Gurup vakti en kutsal an’dır
ben, sen, o
yani biz üç kişi
ahde vefamızı perçinler
aklımızı kalkan
bileğimizi çelik
ayaklarımızı diri kılar
ve yaşama bir karınca zarafetiyle anlam katarız.
Biz meçhulde üç kişiydik
hükümler sürüyorum
ta hayatın kalbine hançer gibi saplanan.
Bayramlarım olmadı ki hiç
ay ışığında hüzünlendim hep
tan vaktinde
ekmek fırınlarından gelen
taze ekmek kokusudur bayramlarım
güneş ışıkları sarkarken penceremden
suya atılan kağıt kadar intizamsızım.
ay ışığı bir vurgundu her zaman
hasret bir silah.
Vicdanımı kazıyorum gümüşi bir levhaya.
Görmüş-geçirmiş insanlar kadar bilgeyim
bir geceyi kapatıyorum
şehre, tüm çılgınlıklara ve tutkulara
İnsanlar ve ölüler!..
Kimisi ömrü bitmeden doymuş
sığdıramazmış kendini hayata kimisi
bazıları doyduğunu zannetmiş.
Bir masal
bütün bu saçmalıklar
ya da
evhamına varılan bir macera romanı sadece.
Yağmuru, şiiri kutsuyorum
ve kendimi...
Biz meçhulde üç kişiydik
biz...
meçhul...
kişiydik…
AbsürdX
5.0
100% (2)