Okuduğunuz
şiir
20.5.2009 tarihinde günün şiiri olarak seçilmiştir.
Cebimde Bir Serçe Ölüsü
Offf..! Yahya’nın raks dediği olsa gerek Şalsız, gülsüz, çıplak ayaklı Ateş kuşları düşüyor yüreğime Akşamın yangın renkli gözleriyle Anasız çocuk gibi bakıyor bana İzmir Hoşçakal demeden gidiyorum Gelmişine geçmişine bu dünyanın Cebimde bir serçe ölüsü Bir de ucu yırtık mektup
Offf..! Ben Yusuf sesli bir serçe avuntusuyum Bu şehir aslında bir kuyu demedim mi? Masalımızda yorulurken şarkılar Yolcuyum yolum Kerbela demedim mi?
Şimdi koyver beni bırak gideyim Ağlama serçem gözünü seveyim Bu yıldız senin olsun, bak bu gecemavisi Bırak aşkı ben Hüseyin’den öğreneyim
Yandım diyorum yandım gör halimi Fatıma’nın sabrı olda Çalkala doldur böğrüme şu denizi Yoksa bu şehir yanacak, Yanacak çocukların elleri
Off…! Uslanmadık iki derviş bir çölü sevdik Bakıştık serap gibi, yar gözünde kıbleye vardık Baldıran içtik dilimizden, şükre bulandık Söyle bana, aşkın diliyle şimdi söyle Söyle öksüz bakışlım, bakışı nazlım Can canan’ı cehennem gibi özlerse Yunus’u cennetten geçiren Beni senden geçirmez mi?
Offf…! Bir dağa bir denize vuruyorum kendimi Parçalandıkça çoğalan bir efkar gibi Kan revan içinde kanatlarım Ya düşerse serçenin gözündeki gül Sorularla hırpalanıyor dudaklarım
Bütün trenlerde senin yüzün Bir ayrılık telaşı sarmış koşturuyor Çeliğe kan bulaştı, makinist kör bir maşuk Gecenin rahmine soyunuyor günah gibi Telsizlerde Allahu Ekber senin sözlerin
Ey..! hayatın ve aşkın sahibi Ey..! ateş içinde gül veren ibrahim’e Lokma ve hırkadan da geçtik gayrı Sabır ver sevgiliye Sabır ver Medet Ey..!
Sapla tırnaklarını ellerinle sök kalbimi Bölüşürüm seninle sıcak bir ekmek gibi Yeter ki gözünde bir gül kalsın “Yol onun, varlık onun, gerisi hep angarya” Aşk yazsın sana, Münker sağ yanında
Zemheride başımıza düşecek Üç elması yok bu masalın Yolcu yolunda, Derviş çilede gerek Kıvırcık saçların bana hatıra Sana da bu kanlı, mavi gömlek
Offf..! Masalımda saklayamadığım Hoşçakal demeden gidiyorum sana Elim yüzüm hasret kesiği Cebimde bir serçe ölüsü Bir de ucu yanık mektup
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
necip fazılı gördüm,bir ekmek gibi paylaşılan kalbi,efkar gibi yağan satırı,anasız çoçuk gibi bakan izmiri,senin gözyaşın benim yanağımda ağlasını,dilde acımış duaları,üç elmasızlık gerçeklenmesini,Şair bir gül bırakmış,yeryüzüne, yaşasaydım kokusunu duyacaktım.Deniz seviyesinin üstünde cümleler ve anlatım için teşekkür ediyorum.Sevgi ve saygımla Guşav...
Söyle bana, aşkın diliyle şimdi söyle Söyle öksüz bakışlım, bakışı nazlım Can canan’ı cehennem gibi özlerse Yunus’u cennetten geçiren Beni senden geçirmez mi?
YORUMA BİLE GEREK YOK... HERŞEY DİZELERİNİZDE... ANLAYANA...
ateş kuşları düşürdünüz yüreğime ah gelmişine geçmişine dünyanın........
ya ucu yırtık mektupların sessiz feryadı ah ölmeseydim gülü/verecektim diyor
yok şairim yok, dinlerken yetişemiyorum duyguların harmanlanışına hele yazdığımız aşk bilmem ne temalı şiirlerin üstüne iki damla utanma birikti kirpiklerimde düştü ha düşecek
Sıkıntı çekildikçe, yenileri gelecek, Her bir acı acıtıp, yüreğini delecek. Dünya o kadar kötüki,ayağını çelecek, Offfff. bu şiir beni aldı götürdü....
Günün şiiri olmaya hakkıyla Hak kazanmış nefis bir şiirdi. Yüreğinize sağlık...
HakanKurtaran tarafından 6/13/2009 10:53:09 AM zamanında düzenlenmiştir.
Zemheride başımıza düşecek Üç elması yok bu masalın Yolcu yolunda, Derviş çilede gerek Kıvırcık saçların bana hatıra Sana da bu kanlı, mavi gömlek .................... Şiir tümüyle ŞİİRDİ.USTA bir Kalemden çıktığı nasılda fark ediliyor Kutlarım,Selamlarım ÜSTAT--5
alacakaranlığın sabaha kondurduğu kızıla boyalı hayaller, gidişin suratında nefes nefese hüzne çalmış ve ölü toprağı serpilmiş yüreğin kanatlarına……..............Şiirinizi okuyunca içimden geldi ve yazdım....Affola....
mistik havasında, yürekleri tellendiren, tüyleri diken eden, bir göz yuvalarına düşen muhteşem bir şiir her dizesiyle.. Sesiniz buğulu, dinleti eşliğinde şiir KUSURSUZ olmuş ve bence çok ama çoktan haketmiş karşılığını. Üstadım özür dilerim gecikmişliğime....
Muhteşem şiirinizi ve yazan yüreğinizi kutluyorum. Saygılarımla.....
Offf..! Ben Yusuf sesli bir serçe avuntusuyum Bu şehir aslında bir kuyu demedim mi? Masalımızda yorulurken şarkılar Yolcuyum yolum Kerbela demedim mi? . . Bu yıldız senin olsun, bak bu gece mavisi Bırak aşkı ben Hüseyin’den öğreneyim . Çok güzel dizlerdi.. İlk okuduğum bu şiirinizden bile bir şiir emekçisi olduğunuzu anlamak zor değil..
Böyle şiirlere yorum yaparken hep düşünmüşümdür.. adamlar sanat yapıyo.. madem o tarzdan anlamıyosun yorum yapma.. haddine değil.. e ama bizde de hadsizlik var.. ne olacak :) ben yazım şeklinizi beğenmekle birlikte.. ki bu tarz şiirleri pek beğenmem.. (çok üzülüyolar beğenmiyorum diye :) tarzınızdaki dini imgeleri biraz fazla buldum.. tabiki bu sizin tarzınız ama bence bu imgeleri daha az kullanırsanız.. daha yerinde olacaktır.. en azından bir okuyucunuz için
Ey..! hayatın ve aşkın sahibi Ey..! ateş içinde gül veren ibrahim’e Lokma ve hırkadan da geçtik gayrı Sabır ver sevgiliye Sabır ver Medet Ey..!
Gönlü ve yüreği engin, duygu insanı Sayın Çoker. Okumak, durup bir daha okumak, sonra da düşünmek gerek bu dizeler üzerine. İşte şair ve işte şiir. Kutlarım, selam ve saygı ile.
Geç kalınan bir tebrik olsun. Ne güzel bir şiir bu, her kelimesi değerli. Yusuf Hayaloğlu sesinizde yorumda ve duygu da can bulmuş adeta. Çok çok güzeldi.
Ne güzel... Uzun zaman olmuştu; Şahan Çoker dünyasına yolculuk yapmayalı. Bu yaptığın şiir değil,şiirden ötesidir Dost.Herşey ama herşey yerli yerinde.Adeta oturduğum yerden yumdum gözlerimi ve senin dünyanda açıverdim. Betimlemelerde boğulmadan,tam ve net cümlelerle...Ancak bu kadar olabilir.Yaşatıyorsa zaten,söze gerek kalmamıştır.Yaşadım Sevgili Çoker... Yürek sesin susmasın... Sevgi ve saygılarımla...
Anlamı geniş bir şiirdi, şair bir taraftan hüzünleniyor ve kararsızlık içersinde çırpınıyor.Lakin ümitler tükenmez ümit yaşamın gıdasıdır kararsızlık duygusallık belkide çaresizlik dizelere hakimiyet kurmuş beğenerek okudum kutlarım.Selamlar.
Ben Yusuf sesli bir serçe avuntusuyum Bu şehir aslında bir kuyu demedim mi? Masalımızda yorulurken şarkılar Yolcuyum yolum Kerbela demedim mi?
Şimdi koyver beni bırak gideyim Ağlama serçem gözünü seveyim Bu yıldız senin olsun, bak bu gece mavisi Bırak aşkı ben Hüseyin’den öğreneyim
Kerbela'da öldürüldü kıyıp da cebimize koyamadığımız serçeleri, kerbela da yok edildi elinde gül taşıyan nice canlar ve güla kanı bulaştırıp daha da kırmızı yaptılar.
Gözlerde akan yağmur idi kerbelaya gider iken hüseyinin toprağa düştüğünde başı kan kırmızı idi bedeni gibi gözleri.
Daha o zamn verilmişti mavilerin ölüm kararı, daha o zaman söylenmiti özgülüğe geçit yok diye. Ne kız çocuğu serçe olabildi günümüzde, ne erkek çocuğu mavi giyebildi üstüne. Göründü KM lerce uzakl ardan, indirildi kahpece atılan kurşunlarla yere. Geçmişinin hesabı sorulup, aklanmasına izin verilmeden başlatıldı ayrımcılık. Ve şimdi nasıl kalk diyebiliriz ki, elinden gülü, yüzünden gülümsemeyi, gözlerinden ışığı, üstünden maviyi aldığımız çocuklara ve nasıl yürüyün diyebiliriz ki aydınlığa.
Çok daha fazala yazmak istemiyorum şiirnizin bende bıraktığı duyguları. Çünkü yazamya başladığımda engel olamıyorum içimde akıp giden duyguların parmak uçlarımdan akmasına kağıtlara.
Günün şiir olmayı her hali ile haketmiş bir şiirdi okuduğum.
Offf..! Yahya’nın raks dediği olsa gerek Şalsız, gülsüz, çıplak ayaklı Ateş kuşları düşüyor yüreğime Akşamın yangın renkli gözleriyle Anasız çocuk gibi bakıyor bana İzmir Hoşçakal demeden gidiyorum Gelmişine geçmişine bu dünyanın Cebimde bir serçe ölüsü Bir de ucu yırtık mektup
İzmir bilir ya şairim….
Kim vuruldu yağmurlu bir gecede yüreğinin tam ortasından…
Kızıl bir akşamda denize karşı okuduğun mektubu dinlerken intihar etti gözü yaşlı martılar… hani denize sevdalı derler ya martılar için değil aslında kalemi yüreğinden kopan…denizin mavisine vurgundur onlar. O maviye damladığında aşığın bir damla gözyaşı rengi değişir denizin…tuzu yakar gözlerini martıların … ucu yanık mektubun kelimelerine dokunan balıklar o yüzden tutuştu gemiler o yüzden alev aldı…gözlerinde yıkanan serçeler düştü omuzlarından…mevsimler kırıldı…güneş parcaları düştü avucumuza…nefesi kesildi yer yüzünün…hoscakal demeden gitmeseydin hiçbir serçenin kanı bulaşmayacaktı ellerine…
Ben Yusuf sesli bir serçe avuntusuyum Bu şehir aslında bir kuyu demedim mi? Masalımızda yorulurken şarkılar Yolcuyum yolum Kerbela demedim mi?
Hangi derviş çilesini sevmeden öldüki şairim…Hz.Yusuf kuyusunu cennet bildi…Hz. İbrahim alevlerin içinde kendisine su taşıyan kırlangıçları yaradanı düşünerek serinledi...Hz.Eyüp yaralarına baktıkça şükretti yaradanın onu unutmadığına…çile yalnız yaşanır şairim bunu sen en iyi bilenlerdensin …yürü şimdi agırlaşan yüreğinle hiraya her adım attığında ayakların değil yollar eskiyecek…
Şimdi koyver beni bırak gideyim Ağlama serçem gözünü seveyim Bu yıldız senin olsun, bak bu gece mavisi Bırak aşkı ben Hüseyin’den öğreneyim
Git yüreği yangın yeri olan..git bakalım dinecek mi sancıların? hangi yitik şehirde bulacaksın kaybettiğin küçük çocuğu…nereye gidersen çıkmaz sokak …sende biliyorsun yok bu dünyadan masallara açılan bir kapı…çırpınman boşa ne bir serçenin titrek yüreği ne bir martının beyaz kanadı dayanır bu sürgüne…ve sürgündeki kuşların sorulmaz son isteği….
Yandım diyorum yandım gör halimi Fatıma’nın sabrı olda Çalkala doldur böğrüme şu denizi Yoksa bu şehir yanacak, Yanacak çocukların elleri
Sabır bir aydınlık, sabır bir teselli... Büyük sahraya yağmur,istiridyeye inci... Sabır göz pınarlarını kurutan ferahlık; sabır hüzünler kulübesinin ışığı... son gezginin gözyaşlarıyla suladığı bir çiçek, ıssız harabelerin eşiğinde ıstırabı emerek büyümüş nazenin bir kelebek…der şair…sabır güzelleştiren çileni şair…bak göreceksin yanan çocukların ellerinde açacak kalbinin renginde çiçekler…biriktirdiğin göz yaşları yağmurları olacak yanan şehirlerin… lakin önce sabır
Off…! Uslanmadık iki derviş bir çölü sevdik Bakıştık serap gibi, yar gözünde kıbleye vardık Baldıran içtik dilimizden, şükre bulandık Söyle bana, aşkın diliyle şimdi söyle Söyle öksüz bakışlım, bakışı nazlım Can canan’ı cehennem gibi özlerse Yunus’u cennetten geçiren Beni senden geçirmez mi?
Bir ahir zamandı…. Leyla kesse bileğini mecnun kanardı…
hani yine kalemi sağlam bir şair , “ mecnunun bitirdiği yerden besmeleyle açıyorum aşkın kitabını ” demişti…sevgilide kendini kaybeden Yunus'un, "Cennet cennet dedikleri / Birkaç köşkle birkaç huri / İsteyene ver onları / Bana seni gerek seni" demesi gibi.insan Işıktan ne kadar uzaklaşırsa gölgesi o kadar büyür, ışığa ne kadar yaklaşırsa gölgesi o kadar küçülür. İşte bu küçülme sevgilide kaybolma kendinden geçme halidir.Tıpkı Allah'a yakın oldukça küçülen, tevazu ve hiçlik kazanan kul gibi…bunu keşfetmeniz ve bu kadar güzel dile dökebilmeniz ne güzel ve ne ulvi şairim....” Bakıştık serap gibi, yar gözünde kıbleye vardık ” bu mısrada nutkum tutuldu…kelimelerim dağıldı…
Ne diyelim; şairin dediği gibi âzâd iken esir oluruz inşallah…
Offf…! Bir dağa bir denize vuruyorum kendimi Parçalandıkça çoğalan bir efkar gibi Kan revan içinde kanatlarım Ya düşerse serçenin gözündeki gül Sorularla hırpalanıyor dudaklarım
Kendini dağa denize vurduğunda canı acırmı aşığın şairim…içinin fay hatlarında kaç kez yıkılır kurmaya çalıştığın şehirler…kendi ellerinle ördüğün duvarların kaç kez altında kaldında yinede düşürmedin serçenin gözündeki gülü…efkarın darağacı çocukların ya kanatların… kanatların rüzgar.. kanatların güneş …kanatların uçurtma çocuklara….
Bütün trenlerde senin yüzün Bir ayrılık telaşı sarmış koşturuyor Çeliğe kan bulaştı, makinist kör bir maşuk Gecenin rahmine soyunuyor günah gibi Telsizlerde Allahu Ekber senin sözlerin
İstasyonda isli bir fotograf…silik yüzlü insanlar gelip geçiyor yanlarından…önü ilikli, yüzü asık ayrılığın…kıvırcık saçları dökülüyor kızın, hüzün entarisi eskimiş…elleri yanıyor çocuğun mavi gömleği kan içinde, bir bavul dolusu hüzün saçılıyor istasyona…vagonlar devriliyor can çekişen kuşların üstüne…acı bir siren sesi duyuluyor istasyonda yokluğa kalkıyor vuslatsız sevdaları taşıyan tren…arkalarından duaları lal beyaz yüzlü çocukların…
Ey..! hayatın ve aşkın sahibi Ey..! ateş içinde gül veren ibrahim’e Lokma ve hırkadan da geçtik gayrı Sabır ver sevgiliye Sabır ver Medet Ey..!
ayaklarımın altından geçıyor bir deniz ben bir küçük kızım, ben bir deli kızım siz beni ne anlarsınız... siz... artık ben gideceğim atım kişniyor bir bebek mum istiyor, bir ölü şarkı istiyor z.karakoç …….
yüreklerinde kızıl ateşle dolaşanlar yandıklarının farkına varmazlar … Mavi yeleli atlarını dört nala sürerlerken ölümün üzerine bilirler vuslatın olmadığını…ateşin içinde açan gülleri taşır onlar ellerinde…öksüz bir çocuğun gözlerine bırakmak için...birde türküleri vardır bir agızdan denize karşı söyledikleri…dua niyetine adını bilmedikleri aşıklara…uzak denizlere sonbahar gelse de aşıklara yakışır hüznün rengi…
Offf..! Masalımda saklayamadığım Hoşçakal demeden gidiyorum sana Elim yüzüm hasret kesiği Cebimde bir serçe ölüsü Bir de ucu yanık mektup
Perde kapandı şairim…hayat çarptı kapıları çoçukların yüzüne.anka topladı yeryüzünden bütün masalları…kaf dağı kayıp…kıvırcık saçlı kız örttü bulutu üstüne…bir dilek tuttu ölü serçelerle kendini gömerken… kendisi yer yüzünde kuşatırken dünyayı… beyaz bir martı kanadı diledi gökyüzünde…
Bir serçe ölmüş dedi nefes almayı yaşamak zannedenler…oysa serçe tutunabiliyordu artık martının kanadına….
“ Elmer ü mea men ehabbe ”
“ kişi sevdiğiyle bareberdir…’’ Hz. Muhammed Mustafa ( s.a.v )
offf keşke gülüvrrseydi mavi gömlekli çocuk ahhhh keşke.gülemedi güldür medi kaderin kızgın silesini her daim hiseti yanaklrında.kan kusardı yusufcuk misali ahhh ederken kuyunun drinliklerinden.duymadı feryadını ne beyaz serçe nede martılar. selam verirdi gök yüzünde serçeler.belki bir avuntu olur yetimin yüreğinde.belki teseli.gök yüzünde kanat çırparken martılar. o özgürlüğe koşardı küçük kız. kıvırcık saçlı kız gülümseyemedi. akarken yaşları bon cuk boncuk.sesine bile yetisemiyor mavi gömlekli cocuk,ne beyaz bir marti, ne de serce avuntusunu eritemiyor, cananin caninda....sesler kerbalasinda sonu noktalarla… ağıtlarla biten bir masalin yolcusu simdi o… kut ladım hem okudum heme ağladım harikaydı zaten ödülünü de almış yorum yapmak ne hadime kaleminiz daim olsun.. sevgi ve şiirle kalın...
Ey...! Şiirin rahminden akan sözcükler... Ey...! Akışıp gelen imgelerin şehri... Masalların başı üstüne içimde cıvıldayan kelimeler sağanağında coşuyorum imgelerinizin...
Sayın ÇOKER bu ne enfes bir şiirdir böyle... Alıp götürdü uzaklara ve uzakların sonsuzluğuna... KALEMİNİZDEN AŞK AKSIN HER DAİM...TEBRİKLERİMLE... SAYGI VE SEVGİLERİMLE...
Öyle bir gecedeyim ki, düş üstünde düş durur. Zaman hep seni çalar, akrep kendini vurur. Hazana döner gönlüm, çiçek solar dal kurur Bilmem ki esen bu yel, beni nasıl savurur...
Şimdi imkansızlıklara yenilmiş sevdam. Tozlanmış anıların arasında, kendimi;kendi külümden yaratırken, Ben, yaşayamadığı baharların ardında, sürünün arkasında yalınayak koşan çocuğum. Tek ve eksik bir sevdada kavrulan.
/Aşktan yanıyorum Tütemiyorum.../
Gökyüzünden düşmüştün yüreğime. Adını Serçem koymuştum! Seni vurup, hüzün kafesine atan , Mavi gömlekli yaramaz çocuk. İşte ben oydum.
Sonumuz hüsrana yolcu...
Hangi haram sevda da silindi beyaz düşlerimiz ? Hangi soğuk ellerde yitti yeminlerimiz ?
Oysa her sokak seni barındırır.İzmir de yalnız sen yaşarsın..Işıklı lambalar altındaki ahenk hep senindir.Kordon da koluma girmiş gölge.Suya vuran aksin.Mehtapta gördüğüm yüz... Sen sen sen...
Gökyüzünden düşmüştün yüreğime Adını serçe koymuştum...
Bir buluttan damlarsın şimdi yüreğime. Ve ben Yağmur koyarım adını...
Her gidiş yeni bir başlangıçtır...diyor ya yazar..ne de doğru söylüyor ..Şiirin hakettiği uğuru almış siteden ..daha ne diyebilirim..ahh bu serceler öldürür yandırır kalpleri.sen yanarsın biz yanarız.biz yanarız sen yanarsın.. Yangınların küllenmesi ümidimle..
Tebriklerim çokça şiirine... Mükemmel ötesiydi.Enfesti. Kucak dolusu sevgi ve saygılarımla abim..
namuzsuzum kan gördüysem bu mıhın çakıldığı izde bıraktı gece gündüz ızdırabımı , İsanın sırtındaki kırbacını kan kokusunu hatırlamadım ölüme susadım da sana susadım
seni okumanın hazzını bu dizelerle sana iade ediyorum
SEN Kİ GÖLGELERİN HÜZNÜNDE YAPRAKLARIN HIŞIRTISINA meydan okuyan rüzgar olursun her perde de bana Hint tanrısı Şivanın kalburusun
seni okurken neden sıra dışı dizelerin fırlayası gelir dilimden kalemime bilmem
bilirim de sen bildiğin için söylemem.. kalemin sonsuz olsun yüreğini sevdiğim dostum
Offf..! Ben Yusuf sesli bir serçe avuntusuyum Bu şehir aslında bir kuyu demedim mi? Masalımızda yorulurken şarkılar Yolcuyum yolum Kerbela demedim mi?
Okudum... Ve sonra da gözlerimi doldura doldura dinledim. Yürekten tabrik eder, Başarılarınızın devamını dilerim. Zaten sizin eserlerinizin hepsi aynı ayarda, çünkü fabrikası aynı. Sevgiler, saygılar sunarım
Ben Yusuf sesli bir serçe avuntusuyum Bu şehir aslında bir kuyu demedim mi? Masalımızda yorulurken şarkılar Yolcuyum yolum Kerbela demedim mi? ............................. Evet, bu dizeleri hatırlıyorum diğer şiirlerinden... Ne mutlu böyle sevene, böyle sevilene, bu güzel şiirleri yazdırana ve yazana... Fakat biz aşkın hep ağlatan yüzüne bakmayı yeğlediğimiz için mutsuz oluyoruz... Oysa o kadar da zor olmasa gerek bizi seveni kucaklamak... Bence serçeler can vermeden, kaçıp gitmeden açmalı pencerelerimizi sonuna kadar...
öyle yalın ve güzeldi ki şiir çık çıkabilirsen içinden...hem usta kaleminizi hem de yüreğinizi ve emeğinizi kutluyorum...yarın ayrıca uğrayacağım sesinizden dinlemek için...şimdi sessiz sessiz okuyorum...ama sessiz sessiz gitmemek adına birkaç satır da olsa ne çok beğendiğimi belirtmek istedim...
"Yahya’nın raks dediği olsa gerek Şalsız, gülsüz, çıplak ayaklı Ateş kuşları düşüyor yüreğime Akşamın yangın renkli gözleriyle Anasız çocuk gibi bakıyor bana İzmir Hoşçakal demeden gidiyorum Gelmişine geçmişine bu dünyanın Cebimde bir serçe ölüsü Bir de ucu yırtık mektup"
kulağına çarpan fısıltıların yorgunluğundan, bakışların çığlığına aktı mânâ, ellerinde büyüdü şairin... aynı günde aynı tahtı paylaşmanın verdiği gururla tebrik ederim mirim...
Atölyemizide şereflendiren bu satırlarla anasayfada atölyeyi temsil etmek gurur verici olsa gerek, ama kendi halimizdeyiz bilen bilir...
şunu da demeden geçemeyeceğim ki
******************şahan çoker bir Karockültür üyesidir********************
daha şiirin girişinde şiir içine çekiyor ve kalemin ustalığı her zaman ki gibi... yerini hakeden bir çalışma kaleminize ve yüreğinize sağlık sevgim,saygımla...
Şair, Şiirin başından sonuna kadar kalemine he kadar hakim olduğunu göstermiş ne bir kopma, ne takılma var... şiirdeki duygu ılık rüzgar misali okuyucunun yüzüne vuruyor biraz sevgi, biraz hasret, biraz hüzün...
Duygu ve düşünce akışı güzel ve anlamlı olan bir şiir yazmışsınız.Konu ve düşünce dağılımını gayet güzel bir şekilde takip edilebiliyor.Tebrik ederim.Başarılarınızn devamını dilerim.javaquantron
ne güzel içimizde satırlarından ilham alacağımız,harflerini örnek alacağımız iyi yürekli şairler var.. ve duygularını bizimle paylaşıyolar..onlarla diyalog kurabilme ,yazışabilme anlayabilme şansımız var..öyle bir şiir ki bu şairin başında çektiğinden çok daha güçlü bir offf çekilir sadece...genelde kısa yorum yazayı sevmem..ama bu şiirin altında lafı uzatmak istemiyorum.. emeğin ve paylaşımın için tşk.hocam..
Off..! Kırlangıçlara gülleri öğreten yar Karnının beyazında fesleğenler büyüten yar Yokuşumda yorulma artık Uzak denizlere çoktan geldi sonbahar Senin gözyaşın benim yanağıma dökülsün İçerim zemzem niyetine, dilimde acımış dualar .... Aşkta son noktaya ulaşılırmı? Zannetmem bir Hallac-ı Mansur daha çıksın. Amam şair o yolu bulmuş. Sıyrılmış, atmış üzerinden zaman elbiselerini dua kuşanmış ve esfel-i safilinden arşa uzanmış. Manevi aşkı bulmak meşakkatlidir. Boşa denmemiş zahmette rahmet vardır diye. Tebrik ettim usta kalemi. Şiir yerine yakışmış. Saygılarımla.
yansada çocukların elleri ne güzel bir şahsiyetle yaşamışlar hiç gelirdi onlara eziyeyetler....
fatıma tüzzehralar ne güzel yaşamıştı o mübarek yerlerde yaşananlar acıda olsa sunulan öyle güzel bir nigmet vardıki karşılarında.. cehennemlerde yaşansada bir damla su bile koca yangınlarını söndürürdü.. hüzün yıllarını bahara gönüştüren yüce insanlardı onlar.... tebrikler çok güzel bir anlatım çok etkileyici bir çalışma....kaleminiz daim olsun...
Evet ....gitti mavi gömlekli cocuk gitti….yaradan da ötürü bir alemin icine hem de….kaybolmus kendi sesinin yankisinda,biliyor artik, masallarda üc elma düsmeyeceğini,gülü/ver seydi kıvıcıklı sacli kız,ölmeyecekti,gülü/verecekti…
Artik sesine bile yetisemiyor mavi gömlekli cocuk,ne beyaz bir marti, ne de serce avuntusunu eritemiyor, cananin caninda....sesler kerbalasinda sonu noktalarla… ağıtlarla biten bir masalin yolcusu simdi o… adimliyor kendini fatmanın sabrindan medet alarak….Ağlıyor gidisine tüm kana bulanmis mavi gömlekliler...o ise meczup...o ise memnun kerbela yolundan…biliyor ki daha cok yolu var , cok atlayacak yani basinda duran viranelerinden... susuz kalsa da, aksamin kizilliginda kaybolsa da, sabahin ayazinda üsese de gene biliyor ki...basinda yolun sair…sadece serce öldü…mü? Yoksa serce yeni bir martinin kanatlarinda doğdu mu..? Bunu bir tek sair biliyor,kendi ic sesinde kendi irmağında tek yüzen o cünkü.. bir de ona gülümseyen marti….
Kutluyorum,,sonu noktalarla dolu olan,her noktasina okuyani yerlestiren, alemler icinde, baksa alemlere seyri sefer yaptiran bu yüreği… en cıplak en yalin haliyle hem de…. cünkü bu siir öyle sancılarla dolu ki… bambaska bir aleme bambaska bir boyut icinde, bir doğumun müjdeleyicisi aslinda bu ...her ne kadar serce öldü deseniz de:) Aşkın boyutlarini sayenizde öğreniyoruz…
... Söyle bana, aşkın diliyle şimdi söyle Söyle öksüz bakışlım, bakışı nazlım Can canan’ı cehennem gibi özlerse Yunus’u cennetten geçiren Beni senden geçirmez mi?
Offf…!
yetmez ya bazen sözcükler... gözlerim kapalı ve sadece şiir kutladım haklı başarıyı, saygıyla...
Resmen ağladım burada. O kadar duygu içeriyor ki. Helal olsun kaleminiz daim olsun. Hakkı her zaman teslim etmek gerekiyor. Gerçekten denecek en ufak söz yok bu şiire. Şiiri ben yaşadım burada, siz yazmışsınız bu büyük bir ustalık. Saygılar hürmetler sizinle olsun..
Yusuf kuyuya atılıp köle olmasaydı; Mısır'a sultan olmazdı, ve açlıktan ölürdü milyonlarca mazlum.. her İbrahim bir Nemrut için yaratılmış; Yunus, iki karanlıktan inanarak kurtuldu..inanmak ve inanmak... ve herkes rolünü oynar.. kimileri doğruyu bulup alkışlar, kimileri de önüne geleni...
Sayın ÇOKER
sayfanızda herkes gibi ben de ŞİİRE doydum..gerçek bir yaşam analizinin şöleniydi.. teşekkür ederim.. iyi ki sizin gibi kalemler var.. ateizm,tanrıya hakaret,şizofreni ve sexle prim yapmak isteyen "moda söylemcilere" ve onları alkışlayanlara tokat gibiydi.. kimliğiniz ve özgün bir duruşunuz var.
Zemheride başımıza düşecek Üç elması yok bu masalın Yolcu yolunda, Derviş çilede gerek Kıvırcık saçların bana hatıra Sana da bu kanlı, mavi gömlek_______________________off çekmek az geldi şairim...biline...
sabır gerek...sabır dilemek gerek... tebriklerim ve selam ile... aşk daim olsun...cg
ne dir offflarımız sabırlardan geçerek çektiğimiz offlar ve ateşlerde yanan ibrahimlerime dokundun şair kerbelamda serbest bırak hüseyinlerimi offlama şaiir dayanamaz yürek banada denizden bir göl kadar bırak hepsini kullanma benimde şehrim yanmasın............enfesti seçkimde şiir......................selam ve saygılar tebrikler
Ey..! hayatın ve aşkın sahibi Ey..! ateş içinde gül veren ibrahim’e Lokma ve hırkadan da geçtik gayrı Sabır ver sevgiliye Sabır ver Medet Ey..! sustum ruhumla dinledim üstadım.şiire doydum sevdalı yüreğine selam olsun sevgiler..
sırf sabah olsun diye yazılmadı aslında şiirler ahh şair ah.. zaten yoksun diye... yokluğunla ezildi yürekler bir serçe ölür mavi gömlekli adamın cebinde kordon boyunda dizleri kanarken bir şiir daha feryad eder... aşk akar o parmaklardan ve... yürek ağlar... offf offf dedirtir yazana okuyana geceler tüketti yalnızlığın koynunda efkar... ahhh be gülü/ver dedim dinlemedin, bir kere gülü/ver medin.. zaten yoksun ve... şair yokluğun varlığında buluştu... işte tamda gittiği anda gittiii ve şair bunun farkında. yazar feryadını şiir tadında sanki yaşamış Hüseyin ile Kerbela'da Yusuf'un zindanlarından dünyaya bakmakta içindeki çocuğun çığlıkları duyulur bir şiirde daha... yaz be şair yaz yeter ki sen yaz şu damlayan g/özümden iki damla sana kalsın hatıra...
sevgi saygı hatırına...
EZGİM tarafından 5/21/2009 10:51:05 AM zamanında düzenlenmiştir.
Offf…! Bir dağa bir denize vuruyorum kendimi Parçalandıkça çoğalan bir efkar gibi Kan revan içinde kanatlarım Ya düşerse serçenin gözündeki gül Sorularla hırpalanıyor dudaklarım ----------------------------------------- DUYGULAR SEL OLMUŞ AKMIŞ MISRALARINIZA USTACA ELLERİNİZE SAĞLIK+5
kaç vakittir gözlerini yatırıp ırağa, öyle mektup bekler, hasreti tülden gözeli,sevdası ince kız varmıydı hoşça kal demeden gitmeler şimdi kefen diye sarsınlar mavi gömleğini buğday tenime ucu yanık mektubun vebal olsun, asılsın boynuma.
“Eskiyen elleriyle çıngırağını sallıyor kıvırcık saçlı kız .…Gittiiiii..! Mavi gömlekli çocuk…gittiiii….daha da eskiyor elleri, daha da….daha da” -------------------------------------- Beklenen şiir gelmiş.benim yorumum yine aynı.etkileyici,düşündürücü,hüzün verici...şairimi kutluyorum...selamlar.
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.