3
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
1497
Okunma
Sıra sıra dağların eteğinde
Şırıl şırıl akan suyumuz
Tepelerde efil efil esen yelimiz var
Dik yokuş yolumuz
Yolda kervan kervan göçümüz var gardaş
Mor sümbül dağımız
Cennet yeşili bağımız
Kekik kokulu nice yaylamız
Yaylada yaylar sürümüz var
Ovamız var sayısı bilinmez
Ovada çiftimiz- çıbığımız var gardaş
Dertli dertli, inim inim inler sazımız
Hop hop, yürek hoplatır sözümüz var
Yanık yanık şakıyan kekliklerimiz
Aklı karalı, katar katar uçan kuşlarımız
Her derde deva, bin bir çiçek balımız var gardaş
Tepelerin, yüceler yücesi dağların
Boy boy sediri, dal dal ardıcı
Oba oba ladini, koyların çalısı
Andızı, pinarı, çaltısı, tespisi
Kurda kuşa yuvamız var gardaş
Hareli, sırma burmalı Sunamız, Elifimiz
Efsane yazar Fil Ahmetimiz var
Çağdan çağa çağlar, çalar söyler
Ak yürekli Karacaoğlanımız var gardaş
Deniz derya, karanlığa ışık
Zorbaya yumruk
Mehmet Bey gibi pirimiz var
Bizde yalan olmaz gardaş
Mehmet Bey’e dönülmez sözümüz var
Türkçe’ye göbekten, gönülden bağımız var gardaş
İbrahim ŞAHİN
(Karamanoğlu Mehmet Bey Konya’yı aldığı vakit devlet dili Farsça, ilim dili ise Arapça idi. Türkçe’yi yabancı dillerin boyunduruğundan vatanı da Moğollar’dan kurtarmak düşüncesi ile aşağıdaki şu ünlü fermanı yayınlamıştır)
Bugünden Sonra, Divanda, Dergahta, Bargahta, Mecliste, Meydanda Türkçe’den başka dil kullanılmayacaktır. 13 Mayıs 1277 KARAMANOĞLU MEHMET BEY)
5.0
100% (1)