1
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
1974
Okunma
SİZ YASTAYKEN
SEVDA TÜRKÜLERİ SÖYLEYEMEM
Şiirim;
sanma ki kalem yazar
sözcüklerde dizilirim
şairin yüreğinde kanayan, kandamlası
gözünde göz nuru
ufkunda güneş kızılı, şafağı saran
göğünde çakar şimşek, gönüller titreten
yanağında açan tomurcuk, has güller tanesi, rengârenk
Bırakın!
şairin sözü gibi susayım, tek bir mısrada
Bırakın! Coşayım ırmaklar gibi, uzayıp gideyim…
sel suları gibi bulanayım, göl suları gibi köpüreyim
dalgaya bürünüp kabarayım, buharlaşıp serpileyim
Meydanlarda söylenmiş nutuk değilim, avutamam
yüzler damardan süzülmüş, yürekten fırlamış bir ok
bir şamar gibi şaplarsa suratına, saplanırsa yüreğine
Bil ki ben şiirim
şairin yürek sızısı, süslü nutuk değilim
ben şiirim
Kanayan yaranın damlasıysam
bürünemem pembeye
kavganın çığlığıysam
giremem kaftanî kostümlere
maskeler takınıp, çalamam kapını
giremem köşküne, bağdaş kuramam sırça sarayına
yas tutarsam eğer yasına, varsın türkü havası olmasın
Çehren gibi biçimsiz, umutların gibi sönük
nasırların gibi, boğum boğum, denksiz darmadağın…
hitap etmiyorsa deryalara gark gül yüzlere, varsın etmesin!
bir yılan gibi sarılıyorsa matemin, diniyorsa acıların
bir damla serpinti, düşüyorsa çatlayan yüreğine
aralanıyorsa umudun perdesi, ışıyorsa gözün
tebessüm düşüyorsa gece karanlığı yüzüne
bil ki ben şiirim!
Tezeğe sarılı ter kokuyorsam, buram buram
acı serpilmiş, çeşniye bürünmüşsem, çeşni çeşni
perde perde kapanmışsam, yitik kaçık umutlarda
ışık ışık süzülmüşsem karanlığa
bil ki ben şiirim!
Dert dağlarının eteğinden
fışkıran bir pınarsam
bulurum bir yol
akar giderim dertler gölüne, denizine
yürekten damlayan bir damla kansam
damlarım yaralara
yarada sargı; sarılırsam yaraya
tuz olur basılırsam
ben şiirim!
Yas tutuyorsam mısra mısra
yasım; şairin, yasım; sizin
sevda türkülerine bürünmüş
çalınıyorsam sazın telinde
okunuyorsan yârin dilinde
sevdam sizin, sevdam şairin
’’Siz matemdeyken, sevda türküleri söyleyemem
ben şiirim! ’’
Uykularda uyumaz
rüzgârlarda savrulur, seherde gezinir
seyyah olur, dur durak bilmez
gönülden gönüle göç eder
kına girmez, tek renge, tek dile gizlenmez
tapulanmaz
şırılar akar, pınarlar gibi; sessiz...
ırmaklar gibi coşkun
halaylarda halay başı
matemlerde gözyaşı
sofrada bir lokma
sevdada bir tatlı söz
okşuyorsam gönlü
’’İşte ben o zaman şiirim!
Şiirim; şiirin hası şiir’’
İbrahim Şahin