8
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1363
Okunma
Göğsümde yüzyıllardır sakladığım sancı
Bebeğin dudağından düşüyor
Beyaz, ak bir sıvı
Ufukta o an beliriyor atlı
Dünden yarına akıp gidiyor akıncı
Kâküllerinde demlenmiş hayatın tadı
Savruluyor yeşil yapraklar
Kim gelse koyar ona bir adı
Bilmez ki kaçış var mı
İçimde duran hancı.
Mor dağların beyaz bakışlı yüzü
Aynalarda çizgiler
Denizde hırçınlık, bir öfke kabarışı
Duyulmaz dudaktan düşen sözü
Sirkeleyin tozları, zamanın gözünden
Özlem deprem gibi oynatır yüreği yerinden
Keyifli çaylar içilir çay bahçelerinde
Düşleri yoramaz
Patika yollarda kaybolan adımlar.
Çağırın, çağırın eski dostları
Bu gece hüzünde buluşma var.
Çıkarıp eski mektupları
Mum ışığında okumak var.
Sirkeleyin tozlarını zamanın gözünden
Zamandan kaçış zamanı.
Bir sigarayla çay iyi gider
Bırakmasaydın alışkanlıkları
Uzatır yak derdim,
Efkarın yanı başı.
Tütsün isterdim dumanı.
Zamandan kaçış zamanı.
Zaman zamansız yakalardı bilirdin
Benden önce geçmiştin
Ki
Saçların ufka bakarken bulutların
Arasında kalmışlığı saklardı.
Ağarsın isterdin yüzün
Ağaran tan vaktinde
Duyulan
Kuş seslerine karışmış
Ezan ahenginde
Zaman yakalardı bizi
Kaçışın izleri
Açılan ellerde gizli.
Çağırın, çağırın eski dostları
Bu gece hüzünde buluşma var.
Çıkarıp eski mektupları
Mum ışığında okumak var.
Sirkeleyin tozlarını zamanın gözünden
Zamandan kaçış zamanı.
Oysa kuş bir kurşun gibi uçtu olacaktı
Son mısralarımız
Saklı kalacaktı sızılarımız
Her niyazda
Her duada
Gizlediğimiz.
ve biliyorduk
Mutluluk bir an’dı.
An’sa zamanda saklı.
Zamandan kaçış zamanı.
15.04.2009