18
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1834
Okunma

Aralık bir kapıdan
ve ahşabı eski pencereden bakıyordu
epey bir yaşlıydı taş yapı
yeni düzene ayak uyduran
sonra uykuya duran...
duyuldu!
sıcak bir sesle sustu
dudağında belli belirsiz ruj iziydi gülümseme
gözleri yansıdı camda
kalabalık caddeydi yüzü neşeli
kahve kokulu ve duru
gençlik şarkısı söylüyordu ağzındaki umut
unutup çocukluğunun saklambacını
güveli düşlerini güne vereli epey olmuştu.
adresi değişen mahalle ve sokak taşlarının
rengini yenileyen evlerinde kalan eski yüzler
kımıldamadan duran günle güneşleniyordu
İstiklâlde rüzgâr gülüne kapılan hasret
evlerin eşiğinden geçe geçe
sahil kahvesinin kapısına dayandı
ahşap masanın üstünde tanıdık, kırmızı beyaz tabaklı çay
sohbetleri içiyorduk ki dalgalar sözle vuruyordu
kıyılara...
hava ılıman üstümde bir hafiflik
bahara duralı çok oldu elleri/m
ve...
ne çok bensin yanaklarına dokununca
okunan ayraçlı kitap
matbaa kokulu
eski bir gazete kupüründen kesilmiş yazıydı tesadüf
kendini anlatan her mısrada
unutulmayan fotoğrafın
tayfun rüzgârında hortuma kapılan
"ay değil yıllar geçti kavuşmak şimdi bir an"
içli bir şarkının meyanıydı yaşanan...
"Ne dert kalır, ne hüzün, bir sudur akar zaman"
biraz gülümsüyorsa zaman
bırak dudaklarında kalsın giz
tekrar tekrar çalsın
nihavend şarkıda söz...