her sözcük dilimde kurşuni bir sevda
kelimeler dizi dizi
boğazımda.
oyumun rengi kırmızı
atarken dışarı ucubeleşmiş nefesimi


dilimde demleyeceğim tüm söyleyeceklerimi
damağımda kuruyacak arzular
kan donacak damarlarımda
benzim çekilecek
ıssız bir coğrafyada


unutacağım sensizliğimi sarı odalarda
duvarlarda kuruyacak arzular
her köşe başı şakağından vurulmuş
nemli birer gözyaşı
kendisinden utanan


her hayal ince uzun kuyruklar oluşturmakta
beynimde oynaşıp durur
her biri ayrı kabus
adresimi sorar ruhuma türemiş akbabalar
biraz kaldı benden
artık onu da alacaklar


vakitlice çekilmek gerek kabuğuma odama
durmadı afacan beden hercai
göçmen kuşlar gibi
bekler
yarın yeşerecek mevsimleri


kim soracaksa sorsun hesabımı Dünya’da
zifir bir gecede çeksinler ipimi
mahkemeler kurdum zaten yüreğimde
hepsinden beraat ettim tek celsede
kurun yağlı urganlı darağaçlarını
cesaretiniz varsa
asın beni...




adem efiloğlu / bir garip ademoğlu