5
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1859
Okunma

daha kamburu çıkmamıştı sırtımızın
vakitler ölmüyordu bomboş insanlar için
sevdiği için dağlar deliyor, çöller aşıyordu aşıklar
"yeni bir ileti" adı altında yaşanmıyordu sevdalar!
ve daha birçok şeyin fiyatı yok,değeri vardı...
sen yoktun o zaman...
içimiz dışımız insanlıktı
kahpelik dolaşmıyordu damarlarımızda
" sende mi be brütüs " dememişti henüz Sezar
hiçbir af’ tan yararlanılmıyor,
ve çimlere kimseler basmıyordu
kibarlık sözcüğüne sözlüklerde bakılmıyor,
ve kimseler kimseyi yok yere kandırmıyordu...
hiçbir mesafe gidilemeyecek kadar uzak değildi,
leyla’lar mecnun’ları ferhat’larla aldatmıyordu!
komşu kızlarına aşık olurdu insanlar,
görücü usulü evlenmelerimiz vardı,
birbirini görmek için can atan yürekler taşıyorduk solumuzda!
ve gecelerimiz mesaj sesleriyle bölünmüyordu henüz.
anlamsız kavgalar edilmiyordu telefon görüşmelerinde;
ve "graham bell daha -ALO- dememişti" sevdiceğine!
sen yoktun o zaman...
çınarlar kadar uzun solukluydu sevdalar,
makiler kadar kısa değildi.
bir yüreğe hasta olunurdu, refakatçi değil!
zaman bu kadar kolay ve hesapsız geçmiyordu,
tüm şehirlerden aşıklar edinemiyorduk
ve her kalpte bırakacak bir ayrılık izimiz yoktu!
pencerede görebiliyorduk kalbimize can vereni,
içimizdeki etna’yı mektuplara dökebiliyorduk daha
herkesin ayrı bir adresi yoktu
birinin taht kurduğu adrese başkaları eklenmiyordu
sen yoktun o zaman...
aşk o zamanlar acıdan ziyade tat veriyordu insana
bir gülüşle arınıyordu ruhumuzun en tekerrürlü dertleri
ele avuca sığmayan neşelerimiz vardı
çocuk doğuyor ve çocuk ölüyordu çoğumuz
hiç kirlenmeden, hiç tasalanmadan, hiç yaşlanmadan
insanlarla iç içeydik, çevrim içi değil!
ey aşk çakması..!
ey sanal aşk!
sen yoktun o zaman...
Muhammed TAHA
5 Nisan’ 09 _ pazar / BURSA