25
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
4699
Okunma

Bir film şeridi gibi geçti gözlerinin önünden
Her anı sevdalısı kokan hayatı
Kırışık yanaklarından aşağıya doğru indi gözyaşları
Her şeyi kabullenmişti bu dünyada da
Bir tek çekip gitmesi koymuştu ona
Mecburî gidilen ve bir daha geri dönülemeyen
Başka bir âlem
Biliyordu onu isteyerek bırakmadığını
Eli artık eskimiş yer yer soyulmuş
Kenarları pirinç çerçeveli aynaya uzandı
Baktı ak düşmüştü saçlarına
Böylemiydi o
Hiç solmayan çiçek gibiydi yüzü
Masasına döndü aldı kalemi
Yazmaya başladı titrek elleriyle
Her şey yalan bu cihanda
Tek gerçek ölüm önce davrandı sana
Bak kır saçlarıma kırışmış alnıma
Bir tek hatıralar genç kaldı hafızamda
Her zaman dipdiri ve taze gönül rafımda
Sakladım çok korktum unutmaktan
Yalanmış be sevdiğim yalanmış gönül bağım
Göremedin senden sonraya kaldığım günleri
Biliyorum görseydin böyle tek başıma bırakmazdın beni
Her şey o kadar sahte yavan ki
Utanıyorum buralarda sensiz yaşamaktan
Bıraktın gittin lehçesini bilmediğim başka bir dünyaya
Hala birlikte olsaydık belki daha güzel olacaktı
Ben bu kadar karanlık görmeyecektim her şeyi
Güneşi de götürdün giderken
Şimdi ne gün doğumu var nede batımı
Ne seher nede meltem
Bir tek dört duvar bir masa birde taş plâk senden kalan
Onlarda ve bende saklı senli hatıralar
Bir de ayna var hani bana hediye almıştın
Yıllarca ona baktım ona bakarak yaşlandım
Sanki sen onun içinden beni seyrettin
Taş plâk tan beni dinledin
*
Şimdi bir düşüm bir umudum bavulumda
Sana hazırlık yapıyorum
Yanına geldiğimde
Gittiğin yerin lehçesini öğret bana
SELMA ARDIÇ TAN