38
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
4040
Okunma

Bu gün bir mektup daha yazıyorum sana
Cevaplamasan da
Olsun ben hep yazacağım
Bir gün tekrar gelebilirsin
Değişiyor buraları yabancılık çekmezsin
Beni görmek için yine yollarımı beklersin
Bilmiyorum belki merak ediyorsundur
Bırakıp gittiğin kasabanı
Anlatayım sana biraz buraları
Her iş çıkışında buluştuğumuz
Bir birimizi görmek için yarıştığımız
Taksi durağı vardı
İşte o durağı kaldırdılar
Belediye binasının önüne de küçük bir park yaptılar
Az ileride de bir pastane vardı
Seninle oraya giderdik müdavimi olmuştuk artık
Sen hep çay içerdin
Bense utanır sıkılır su isterdim
Çok kızardın bana kavga ederdik
Orası hala duruyor sahibi aynı Mustafa abi
O küçük pastane biraz değişti birkaç kat eklendi
Modernleşti çağa ayak uydurdu
Mustafa abinin kendisi yaşlandı saçları kırlaştı
Hani hep gülerdi yüzü kalın gür kaşlarının altından
Bizi izlerdi ikimizi de ne kadar çok severdi
Artık orası yeni sevgililerin yeri oldu
Arada sırada uğruyorum oturuyorum
Mustafa abiyle sohbet ediyorum
Senin gibi bir bardak çay içiyorum
Birde sigara
Evet sigara sana kızardım değil mi?
İçme şu zehiri diye tüketme nefesini
Neyse içiyorum işte artık bende
Her nefesimde senin bana yaptığın gibi
Zehirliyorum kendimi
Bazen de arkadaşlarla buluşuyorum orada
Yâd ediyoruz eski günleri
Seni soruyorlar bana var mı bir haber diye
İçim yanıyor gözümden ha aktı akacak yaşlar
Zorla yerleştiriyorum dudaklarıma tebessümü
Hayır diyorum birde ekliyorum çok da umurumda değil diye
İnanıyorlar mı bilmiyorum bana
İstemiyorum sormasınlar artık seni
Bilmesin hiç kimse hala seni beklediğimi
Bu kasaba çok değişti
Eski esnaflar duruyor ama
İş yerleri daha farklı büyüttüler işlerini
Pırıl pırıl hepsinin vitrinleri
Işık ışık geceleri
Diyordun ya değişmez bu kasaba
Hiç beğenmezdin o zamanlar
Şimdi görsen tanıyamazsın
Caddeleri sokakları
Çok güzelleşti
Ya sen diye sorarsan
Sen değiştin mi?
Evet bende değiştim
Senin eski gelinciğin değilim
Ama hala buralardayım
Bir türlü bu kasabadan ayrılamadım
Anılarıma sırtımı dönüp senin gibi ortadan kaybolamadım
Aynı sokakta aynı evde oturuyorum
Köşe başından çıkıp geliverecekmişsin gibi
Yollarını gözlüyorum
Sadece evimizin yolundaki kavaklar yok artık
Her bahar açan gelincikler ve papatyalar açmıyor
Hani sen bana gelinciğim derdin ya
Bazen çok kızdırırdın beni gözlerim dolardı
Gelincikler ağlamaz derdin
Yanılmışın sevdiğim
Meğerse gelinciklerde ağlarmış
Hem de bunu ona kalbinin öbür yarısı yaparmış
SELMA ARDIÇ TAN
ŞİİR DOSTLARIMIN SAYFAMA EKTİĞİ GELİNCİKLER
Gelincikler ağlıyor utançla kızarmış yüzleri
Tam ortası kararmış kalpleri
Oysa onlar bahar çiçekleri
Ne kadar üzgünüm...
Çocukluğumdan gelincik tarlaları
Ve içinde papatyalar
Şimdi belki böylesi azaldıklarına utanıyorlar
Ama bilmiyorlar onlar sevgiyle açar
Öylesi azaldı ki sevgiler ona utanıyorlar
Sefil duygulara esir oldu yürekler
Zavallı hesapçı ya da menfaatçiler
Ağlayın gelincikler gerçekten ağlanacak haldeler ... SEVİNÇ İNAL
Uzun bir maratonda
Hiç arka kalmadan yanyana koştum
Gömülen sancılar, umutlar
Ardımdan baka kalırken,
Yüreğim yarım, tortusu ağırdı.
Dur ! desem de duramazdın
Az bir tebessüm, gönül doluşuna
Bitiş çigisinin yanında, sevgim inancımdı.
Ayağıma yapışık, tekrar adımları kırdım....SERAP SÖNMEZ
Ben sadece seni değil hatıraları da sevdim
Bunca yıl kendime yaşattığım kederdi sevgili
Sana dilediğim.......Uzaklarda mutluluğundu
Sadece bunun için dualardı ettiğim
Bu kasabanın her köşesine sinen nefesin
Gözdiplerime yerleştirdiğim umudumdu
Sen gelincik derdin ya......
Bin yıl da olsa ardından gözyaşı dökerdim... DE SOULMATE
Hani bir pastane vardı ATATÜRK caddesinde
ve ben her akşam okul çıkışında o pastaneye giderdim
pastane sahibi Yaşar abi yüzüme bakar
"Çay mı içeceksin" derdi.
Bilirdi oraya yalnız seni görmek için gittiğimi
ve bilirdi ben çay istediğimde senin getireceğini
henüz oturmadan masama sen gelir
"işte çayın, hoş geldin canım" derdin
bir bardak çayı bir saate içer
sonra kalkıp yine yüzüne bakıp
"Hoşça kal canım
bir dahaki akşam buluşmak üzere" der
dönüp arkamı giderdim
Şimdi o pastane yok orada
çay hanede yok canım
hepsi kalktı oldukları yerden
pastanenin yerinde kıyafet satılıyor
çay hanenin yerinde ise loto oynanıyor
ve ben ne zaman geçsem oradan
hep seni hatırlıyorum canım ........ONURUMSUN
Gelincik
Derler ki;
Demiri, kömür eritir
Gam ise, insanda
Hayallerin zehridir.
Oysa;
Dağların kışı gibiydi
Sevdalarımız erimezdi karı
Öğrettik yüreğimize
Sen ağlama
Ağlama
Kaybetsen de yari.
Küçüktü
Hatta bir bebeğin elleri kadardı
Hayata kinimiz.
Minicik
Sen kendine ağla
Ömrü kelebekle
Yüreği evrenle eş
Dağlarda ki kırmızı
Gelincik… ...GÜRSEL CENGİZ
ne gelincikler ağlattı sefil tarlada kuşlar
ne baharlar öldürdü kötü bakışlar
gelincik incinmesin sevdanın üstüne
menekşeler yaz ayın on dördüne
ruhunu bekleten çorak tarlalar
suya hasret bırakır gelincik tarlalarına
haber salın ölüyor konağında gelincikler
üfleyin sevdaya mor benekli saklı kuşlar....HAYSAH