8
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
867
Okunma
VUSLATSIZ BİR BAHARIM
Dağlarda parıldayan, gözlerin nerde gülüm
Serapların içinde, suya hasret çöldesin
Hırçın dilinden akan, sözlerin nerde gülüm
Hatıralarla taşmış, bentler yıkan seldesin
Haram uykularımda, kâbuslaşır geceler
Şu yorgun gözlerimden, dökülen yaşlardasın
Lâl olmuş dudaklarım, hep aşkını heceler
Sevda bilmeyenlerin, attığı taşlardasın
Islak yağan anılar, soldurunca yüzümü
Demirdağ’lı Ferhat’a, kalbim derinden kanar
Hasretin karartınca, aydınlık gökyüzümü
Şirin’in sevdasına, gönlüm kederden yanar
Ellerim sana açık, Yarab sızlıyor içim
Fırtına denizinde, yelkenlerim foradır
Sırların peşindeyim, sonsuz boşlukta hiçim
Okyanuslar dibinde, yüreğim anforadır
Hazan yeli esince, susar sevda seslerim
Hasretin tufanında, gözlerimin yaşında
Çöl fırtınalarıyla, kesilir nefeslerim
Yorgun hatıralarım, kalır köşe başında
Yitirdim gözlerini, nehirler yanar gülüm
Çırpınan yıllarımda, ömrün çığlığı durur
Bitirdin sözlerimi, dağlarım kanar gülüm
Vuslatsız bir baharım, sessiz dallarım kurur
Coşkun Mutlu / Hüznünşairi
[email protected]
İnsan ne kadar şiire ara verdim desede kalem durmuyor yazıyor
nefes alırken, yolda yürürken, otobüste, dolmuşta hayatın her anında
dizeler dökülüyor.
Anfora: iki kulplu, yumurta şeklinde, dibi genelde sivri olan veya bir ayakla biten antik kap.