Yalın ayakla sahilde dolaş,
Süslü bir balkon korkuluğundan denizi seyretmek keyif değil.
Güneşin batışına,
Kıyıya vuran dalgaların dansı eşliğinde tanıklık edip,
Sigaranın son nefesiyle yolcu etmeli.
Porselen bardaktan değil,
Köhne bir kır
kahvesinin,
Su izi kalmış bardaklarından yudumlamak gerek çayı.
Elleri kanatmak pahasına,
Defnelerin,yaban mersinlerinin arasından sıyırıp sıyırıp,
dağ menekşelerini
sevgilinin ellerine sunmak gerek.
Bir akşam karanlığı ürkekliğinde,
Korka korka geçilmez denen sokaklardan geçmeli.
Bilmem ne diyetinin büyüsüne kaptırmadan ruhumuzu,
Karpuz peynir dilip,
Dirseklerimize kadar bulaştırarak yemek gerek.
Tahta sandalyelerde oturup,
Bilmem kaç kere oynamış Türk filmlerini izlemek,
Aşkımıza
dünyanın en saçma bahanelerini şahit göstermeli.
Velhasıl kelam
sevgili,
Hayatı parmaklarının ucuyla değil,
Yumruğunla,
Bedeninle,
Kalbinle,
Sıkı sıkı yakalamalısın.
Hayat senin değil,sen hayatın efendisi olmalısın.