3
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1560
Okunma

Kulenin tepesinde metruklaşmış mahpus bir fener
Zindanlara rezelenmiş hezimet içinde,zincirin sökülmesini bekler
Tehcir ettirilmiş,tırkazlanmış bilmez neden
Tirandır,umursamaz hiç onu bu hale getiren
Otobüsün tutacaklarına tutunduğu gibi tutunur hayata
Her an kayış kopabilecekmişcesine uçurumun baltasına
Levhalar hep mi yalan söylerler
Nedir çektiği bu elem, bu keder
Siyah camların ardındaki efsane
Onun melankolisi kendine şahane
Ekşimiş şarap tadında yeni İstanbul
Eskisinin her tanesini ara ara da bul
Karıncanın teki,biri uğruna köle kul
Görmez,perdeler gözlerini değer sahibi
Yırtar derinliklerini mesken edinir içinde
Sevdikçe daha da itilir zebun karınca
Ezer koca adam yepelek ayak parmaklarıyla
Ama o durduramaz yine de sakladığı aşkı
Sığmaz yüreği dar gelir taşyuvarı
Çıkarmalıdır içindekileri doyana dek
Beklemelidir çünkü o içindeki aşkın sahibi yek
Uzar geceler güne tavassut eder
Gözler damla damla ,kalp vecalı,sevgisi heder...
Efkarı sarır sarmalar yalnızlığını örter
Biçare düşer yollara kendini iskandil eder
Gözde Okyay