13
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1305
Okunma

zaman hünerli cebi şişkin terzi
sarmışken top top kumaşlarını
çağlasın diye bekleme
son yazda sularını
ömür merdivenin
kısa mı uzun mu
bilemez ki beşer cetveli
oflar keşkeler uzatmaz ölçüyü
tut istediğin kadar
tek elde kırk delik sadağı
berikinde susmuş yayı
Grek abidesi olsan ne yazar
kurnaya kurbağa düşmüş kim bakar
lavanta sinmiş yastığının başında bir sevdiğin
fırında sıcak ekmeğin
agucuklara boğulmuş bir torunun
verecek bir gülüşten öte
yitikse başın…
ıssızsa süzgün kulağın
kahır kehribar pencere ise yoldaşın
kör izmaritin külüyse sırdaşın
-ey yerde yuvarlanan
üstü çamura bulanmış afacan çocuk-
sızlanmak nafile
pişmanlık uzaktan gelen kafile
benzemez bunun sonu
gıygıy cırcır böceğine
ne de mal toplamaya hevesli
kara kambur karıncaya
vakti zamanında
ektiklerine biç
gönül gençyılmaz