1
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1485
Okunma

sarısını dökerken pencereme sevda
kırlangıçlar yolluyorum çocukluğuma
ah o çınar yok mu
devrilirken yarısını bende unutan
çıplak ağacın tepesinde unutulmuş kuş kadar üşümüş
dargınım
kandırılmaya hazır zavallı olma halime
koparıyor inancımı göğsümden kaçan sürüler
aralıkta donan geçmişim
karşılanmayan özlemlerin
acısını çıkartırcasına ellerimi bırakan gelecek
baş ucumda parıldayan ölüm
sırrına gömüldüğüm yastık
bir bayram sabahı daha defnedilemeyen yalnızlığım
oynatırken nazınla hayat
kırlangıçlar beklemekteyim boş pencereden
unutanlardan hoş bir seda
yudumlarken kahvemi tek başına
kırıldığım kadar acısına banıyorum hayallerimi
tuzum karışıyor yağmuruma
kendime dolduruyorum nefreti bin daha
af etme ihtimallerime
ciğerlerimi yıpratan deli cesaretime
mum ışığından medet uman umman
kanatlarını ateşe kaptıran peri
gövdesine küsmüş dal kadar çaresiz
düşüyorum sancılı boşluğuma
2008-12-08
Sude Nur Haylazca