22
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
2129
Okunma

hikaye ne için...hikaye neden...
hikaye benim içimde,hikaye şiirde...
gözlerimdeki hayat ışığını söndürdüm...
islendi bakışlarımın duruluğu...
cebimde biriktirdiğim
his kırıntılarıyla yürüdüm bugün...
adımlarım bir o yana bir bu yana savruluyordu...
oyuncağı olmuştum deli rüzgarın...
bulutsuz göğe bakışlarımı asarken
şakaklarıma derin notalar üflüyordum...
yüzümü inceleyen parmağımı alıp
önce çölleşen dudağıma dokundum
sonra şevkat isteyen göğe...
topladım bütün yıldızları...
yakışmamışlardı bu ağzı bozuk geceye...
sokak lambalarını içtim birden,
ciğerim yanmışcasına...
babam gelmişti aklımın sol yanına...
hikaye, ayak uçlarıma düşerken...
kör kuyularda çiseliyordum karanlığa...
kirli gülümsemelerde düşündüm geçmişi
çırpınışlarım canlanıverdi küçücük suratımda...
anamın gözlerine düşen gelecek kaygısını
yüreğimin çığlığıyla hatırladım...
koparıp kirpiklerinde biriken hüzzamı
yoksulluğun alnına mıhladım...
soğuk gecelerde titreyen sesimizi
fırlattım mezarlıkların ulu yalnızlığına...
gecenin sesleri uğuldanırken harabeleşmiş dillerle...
eriyordum küflü taşların sabitliğinde...
harmanlanırken tüyü bitmemiş yetimlerle nefesim...
ellerimin baygınlığına üfledim gömülüşümü...
yaslı çizgilerimle dertleştim...
dilimdeki ağrılı cümleler eşliğinde
sevdim hepsini...
affedin dedim kavrulan çığlıklarla...
günah vurmuştu üşüyen başıma...
s/izi çizerken zavallı suratıma
kaç doğum sancısı yaşadım
duymaz mısınız,
ağrımaz mısınız...
yıprattığım tenimde
kırdığım tomurcukların gözyaşları akıyordu...
sızı sızı...farkındaydım...
bildiğim bir hikayede büyürken...
engellere çarpmadan koşma isteğiydi benimki...
hayaller gerçek olsa
ne olurdu sanki...
ruhumda büyüttüğüm kervanların
yamalı seslerinden akarken kirpiklerime
okşadım kenti teminle usulca...
sürüdüm ayaklarımı sürgünlere...
topraktaki izlere bakışlarımı ektim...
biraz sustum...
biraz nemlendim...
biraz
sarhoştum...
yürüdüm
sadece...
sessizlenirken her yer,
içimden kopardım siyah dalgaları
bir uçurtmayı vurdum en mavi yerinden...
yoldum yere düşen her yüreğin sızısını...
içtim kendimi ılık ılık...
meğer, betonlar ne çok anıya sahipti
dertleşirken ikişer üçer titrek cümleyle
kulağıma fısıldadılar köklerine gömdükleri
faili belirsiz insanları...
esiyordu saçlarıma mahsun çocuklar...
insanlar, ne çok anı bırakmışlardı,
küflü sokakların ,çınar kokularında...
iki damla bile yağdıramıyordum
korkaktım çünkü
sarhoşluğun girdabında canlanmak istemiyordum
ölüm her türlü mübahtı bana
anlatamıyordum toprağa...
anıların katili olmak değildi niyetim
tünellerin çıkmazında yorgundum
nefese nefese kalmış göğsümle
derinlerde bir yerlerde
mazi oluyordum......
beyaz güvercinler ölüyordu ellerimde...
her adımda bir hayat
her bakışta bir darbe...
içimde karalar büyüyordu...
ölümüme doğuyordum sanki...
yeni senaryolar belirirken ufukta
zehir salıyordum beynimin tellerine...
hep boşverek
yeni baştan yazılmak
acıyordum
çok acıyordum...
çok...
hikaye,
baştan başladı
az önce....
_Bahar Liman_