6
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1198
Okunma

Karanlık bürümüş arz-ı semayı
cehaletin aşrı kirinden
bir nur arar şu gözüm
mazlumları kurtaracak zulümden
bir yanda oluk oluk akarken
şaraplar,içkiler,meyler
bir yanda zulme düçar can
öbür yanda günahsız gömülenler.
Kara günde gelecek muştuyu bekler,
o Ahmed’i bekleyenler
amine hatun gebedir
nebiler nebisi Muhammed’e
o Muhammed ki
sen olmazsan yaratmazdım
alemi sözüne mahzar
o Muhammed ki,
her sözü doğruluk
her bakışı bir nazar.
Böyle bir zamanda doğdu can
gönüller sultanı gönüllere
böyle bir zamanda can geldi
şu cansız aleme
hoş geldin ey yetimler yetimi
ey gariplerin sahibi
sen gelince güldü ya nebi,
gülmeyi unutan yüzümüz
sen gelince açtı,
gonca gonca gülümüz.
Feda olsun ya Muhammed
anam,babam canım diyenlerin
dilerim eksilmesin sana
kol kanat gerenlerin
hakikati anlatır anlatanlar
ilk kervanla yaptığın
yolculuğunu görenlerin.
Bir bulutun gölgelediği
tüm mahlükatın selam verdiği
esselamualeyküm ya Resulallah
esselamualeyküm ya Habiballah
diye inim inim inleyen arz-ı mekan
bunu ne hal anlatır ne de can
yolunda bekleyenler ya Muhammed
görmek için cemalini
ayrılmadılar kapından
Hadice-i kübra anlatıyor
bir bir olanları geçmeden
bahiranın gözlerinde yaş
sendin güneş gibi doğan ey nebi
sendin mağara dostuna yoldaş
Mekkeden Medineye
hicret ederken ashabın
son kafile gidene kadar
bekledin kaldın,
emindin çünkü ya Muhammed
öldürülemiyecek insandın.
Bedirde karşılaştı orduların
müşrike karşı kendinden emin
ellerinde kılıç,yüreklerinde iman
melekler yetişti imdadına
ey nebi,ettiğinde duaların
Bedirde güldü yüzümüz ya Muhammed
Uhud’da hüsran
Hamza şehit düşerken toprağa
er meydanı can pazarı
er meydanı kan revan
Hüzün ile geçti yedi yıl
müminlerin Mekkeden uzakta
zafer senin hakkındı ey sevgili
gizlenir muştu şanlı sancakta
çadırlar kuruldu bir gece vakti
Mekke’nin yamacına
öyle uzun olmamıştı bu gece
ebu süfyanda korku hakim
hind’de endişe,
Mekke’yi sevinç kuşattı hey hat
Mekke’yi neşe.
Kutlu olsun zaferin ey Resul
ne güzeldi gelişin deve sırtında
ihtişmlı vakar usul usul
gördünmü saldığın ulakları
ya Muhammed
at sırtında davetine çağırdı
necaşiyi, kisrayı
mukavkısı bizansı
Ne asırdı geçenler ey nebi
varlığında asrı saadetini görenler
ezanların yükselirdi arş’a
Kabe’nin damından
doymadı muhabbetine gelenler
aşkına deli aşkına divane
görmeden dönende oldu kapından
ya Muhammed,çöle Yemen’e.
Vakit ayrılık vakti yaman
nasıl ayrılırım senden aman
ateşte döner dolanır gönül
ılgıt ılgıt eser yel savrulur kül
Boynu bükük kaldı sensiz ümmetin
Şefaat eyle ey sevgili
Ey Resul...
Murat Çetin