İntikam alıp da sonunda pişman olmaktansa, affedip de pişman olmak daha iyidir. cafer b. muhammed
EyLüL iLe DaMaRıN KaLBi
EyLüL iLe DaMaRıN KaLBi

YASTIĞA SAKLANAN GÖZYAŞI

Yorum

YASTIĞA SAKLANAN GÖZYAŞI

1

Yorum

4

Beğeni

0,0

Puan

29

Okunma

YASTIĞA SAKLANAN GÖZYAŞI

Kabullen artık diyenlerin sevdikleri yaşıyor,
o yüzden bilmezler bu sözün ne kadar acıttığını.
Varlığına alıştığın birinin yokluğu,
bir gürültüyle gelmez insana;
sessizce çöker,
geceleri nefesinin üstüne.

Kimseye anlatamazsın,
çünkü anlatmak yetmez.
Gündüzleri güçlü görünürsün,
hayatın içine karışırsın,
ama geceler sana ait değildir artık.
Işıklar söndüğünde,
yastığın sırdaşın olur,
gözyaşlarını ondan başka kimse bilmez.

Kabullenmek dedikleri şey,
alışmak değildir.
İçinde her gün yeniden ölen birini
toprağa verememektir.
Fotoğraflara bakarken gülümseyip
kalbinin içinden kan akıtabilmektir.

Onlar “zamanla geçer” der,
sen zamansız kalırsın.
Takvim yaprakları düşer,
ama acı yerinden oynamaz.
Çünkü yokluk,
sesini kaybetmiş bir çığlıktır;
duyulmaz ama
insanı her gün biraz daha içinden yıkar.

Ve en ağır tarafı şudur:
kimse yokluğun nasıl ağırlaştığını görmez.
İnsan kalabalıkların içinde bile
eksik yürür hayata.
Bir sandalye boş kalır,
bir ses çağırmaz olur,
dünya yerli yerindeyken
senin içinden bir parça hep kayıptır.

Kabullenmek dedikleri,
unutmak değildir.
Unutmak zaten mümkün olmaz.
Kabullenmek,
her sabah uyanıp
onu bir daha göremeyeceğini bilerek
yaşamaya zorlanmaktır.

Bazen biri adını söyler gibi olur,
kalbin yerinden fırlar.
Bazen bir koku,
bir şarkı,
bir cümle…
Ve sen yeniden başa dönersin,
çünkü acının saati yoktur.

Herkes sana güçlü ol der,
oysa güç dediğin şey
yalnızca ayakta kalabilmektir.
Yıkılmamak değil,
yıkıla yıkıla yaşamaya devam etmektir.

Ve kimse bilmez,
yokluğun insana nasıl konuştuğunu.
Adını anmadığın her yerde
daha çok büyür.
Sustuğun her cümlede
biraz daha ağırlaşır.

Gülüşlerin yarımdır artık,
tam gibi görünür ama değildir.
İçinden bir yer
hep matem tutar.
Ne anlatırsan anlat,
ne kadar kalabalık olursan ol,
o boşluk kapanmaz.
Çünkü giden,
sadece bir insan değildir;
bir hayat ihtimali,
bir gelecek,
bir “birlikte”dir.

Zaman geçer derler,
geçen zamandır,
acı değil.
Acı yerleşir,
insanın içine ev kurar.
Sen ona çarpıp durursun,
her hatırada,
her “keşke”de.

Bazen güçlü görünmekten yorulursun,
ama yine de kimseye göstermezsin.
Çünkü bazı acılar
paylaşılınca hafiflemez,
aksine daha da derinleşir.
O yüzden gece olur,
ışık söner,
ve sen
yastığına saklarsın gözyaşlarını.

Kabullenmek, barışmak değildir.
Kabullenmek;
bir daha asla tamamlanmayacağını bile bile
yaşamaya devam etmektir.
Her sabah eksik uyanıp
geceyi eksik kapatmaktır.

Sen kabullendin sanırlar,
çünkü artık ağladığını görmezler.
Oysa bilmezler;
acı dışarıdan çekilmez,
içe gömülür.
İnsan susarak öğrenir yokluğu,
gülerek saklar.

Ve bir gün anlarsın:
geçmedi,
azalmadı,
iyileşmedi.
Sadece herkes uyurken
sessizleşti.

Artık ne isyanın kalmıştır
ne de umudun.
Sadece taşırsın.
Adını anmadan,
mezarını göstermeden,
kalbinin en derin yerine gömüp
yaşamaya mecbur kalarak.

İşte bu yüzden
“kabullen artık” diyenlere cevap vermezsin.
Çünkü bazı acılar anlatılmaz.
Yaşanır.
Ve insan,
en çok da
yaşamak zorunda kaldığı acılarda
yalnızdır.

Paylaş:
4 Beğeni
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Şiiri Değerlendirin
 
Yastığa saklanan gözyaşı Şiirine Yorum Yap
Okuduğunuz Yastığa saklanan gözyaşı şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
YASTIĞA SAKLANAN GÖZYAŞI şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Sevay
Sevay, @sevay
14.12.2025 22:37:43
“Kabullenmek” denilen şey aslında susarak taşımak.

Acı geçmiyor sadece görünmez oluyor. Yastığa saklanan gözyaşları, dışarıdan güçlü sanılan ama içten içe eksik kalan bir hayatın sessiz tanığı.

Zaman ilerliyor ama insan olduğu yerde kalıyor,kalbin bir yanı hep açık, hep sızılı.
Gülüşler tamamlanmıyor, cümleler yarım kalıyor.
Kimse sormuyor artık, çünkü herkes geçti sanıyor.
Oysa geçmedi sadece içine gömüldü. İnsan öğreniyor acıyla yürümeyi, eksik basmayı, sessizce devam etmeyi.
Ve en çok da şunu anlıyor.
Bazı kayıplar iyileştirmez insanı, sadece kim olduğumuzu değiştirir.

Acı artık bir misafir değil, evin kendisi oluyor.
Sabah onunla uyanıyor gece onunla uyuyorsun.

Dışarıdan bakıldığında hayat akıyor sanılıyor oysa içeride zaman durmuş, bir gün hep aynı günde kalmış gibi. İnsan alışmıyor sadece taşımayı öğreniyor.
Ve en ağır gerçek şu oluyor.
Bazı boşluklar dolmaz, bazı yokluklar kapanmaz.
Onlarla yaşamayı değil, onlara rağmen nefes almayı öğrenmeye çalıṣıyorsun.

Bazı günler iyi gibisin hatta güldüğüne sen bile şaşırıyorsun.
Sonra bir kelime, bir koku, bir ses.
Ve her şey geri geliyor.
Çünkü acı pusuda bekliyor,çağrılmaya ihtiyacı yok.
Kendini hatırlatmakta hiç gecikmiyor.

İnsan en çok da şunu öğreniyor.
Yas biten bir şey değil.
Bir takvim meselesi hiç değil.
Yas sevginin gidecek yer bulamaması. Söylenecek sözün, uzatılacak elin, paylaşılacak anın artık bir muhatabı olmaması.

Kalabalıkların içinde yalnız kalmayı öğreniyorsun.
Kimse seni itip kakmıyor ama kimse gerçekten yanına da gelmiyor.
Sen yine de yürüyorsun,adımların ağır ama kararlı.
Çünkü durmak yok.
Hayat acıyı hesaba katmadan akmaya devam ediyor.

Ve en sessiz anlarda kimsenin bilmediği o iç köşede gidenle konuşuyorsun.
Sesli değil kalpten.
Orası kimsenin dokunamadığı, kimsenin iyileştirmeye kalkmadığı tek yer.
Belki de bu yüzden hâlâ ayaktasın.

Çünkü bazı acılar geçmez.
Sessizce kanar.
Ve bilirsin, unutmadın,geçmedi,azalmadı,..

Bu acı geçmeyecek. Bir gün uyanıp hafiflemiş olmayacaksın.
Ama sen onunla birlikte yaşamayı sürdüreceksin.
Her sabah biraz eksik, her gece biraz yorgun,gözü yaṣlı.

Kimseye anlatmak zorunda değilsin.
Kimseye güçlü görünmek zorunda da.
Kimseye hesap vermek zorunda hiç değilsin.

Acın senin acın, yalnızlığın senin yalnızlığın.
Nasıl taşıyacağını, ne zaman susacağını, ne zaman ağlayacağını başkaları belirleyemez.

Kimi gün konuşursun, kimi gün susarsın.
Kimi gün ayakta durursun, kimi gün dağılırsın.
Hepsi senin hakkın.
Çünkü yasın bir kuralı, acının bir takvimi yoktur.

Sevgiyle🙏😒



© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL