Mezardakilerin pişman oldukları şeyler için, dünyadakiler birbirini kırıp geçiriyorlar. imam gazali

EKSİK ANNE

( 1 kişi )

0

Yorum

2

Beğeni

5,0

Puan

18

Okunma

EKSİK ANNE

Ben oğlumu kaybettim demiyorum. Ben oğlumu gözlerimin önünde yavaş yavaş kaybettim. Yoğun bakımın soğuk ışıkları altında küçücük bir göğsün nefes almayı unutmasını izledim.

Kalbi dururken ben de durdum. Ama kimse fark etmedi.
Bir anne evladının kalbinin susuşunu izlememeli. Bir anne, “bir daha atmayacak” denilen o sessizliğe canıyla şahit olmamalı
Ben oldum.

Ellerimle saçını düzelttim, artık üşümesin diye üstünü örttüm. O an anladım… Üstünü örttüğün bir çocuk artık seninle uyanmayacaksa dünya bir daha asla aynı olmuyor.

Toprağa verilişini izledim. Toprak evlat alır mı? Alıyormuş. Ve bir anne, yürüdüğü yerden bir parça yüreğini gömüyormuş.
En kötü gün, onu kaybettiğim gün değildi. En kötü günler onsuz uyanmayı öğrendiğim günlerdi.

Sabahlar hâlâ geliyor, ama benim içimde hiçbir şey doğmuyor. Gülüşüm yarım, nefesim eksik, hayatım bir çocuk boyu kısa.
Ben hayatta kaldım deniyor. Hayır. Ben eksik kaldım.

Bir anne evladını toprağa verdiğinde ölüm bitmiyor. Her gün yeniden başlıyor.
Ve ben her gün o küçük kalbin durduğu yerde yeniden yıkılıyorum.

Kimse bana şunu anlatmadı: Bir anne evladını toprağa verdiğinde zaman durmuyor… Ama anne orada kalıyor.
Yoğun bakımın kapısı kapandı, ama o kapı benim içimde hâlâ açık. Her gözümü kapattığımda o makine sesleri kalbimin içinde tekrar başlıyor.

“Dayan” dediler. Neye dayanılır? Evladının kalbinin duruşuna mı, yoksa o duruştan sonra hayatın hiçbir şey olmamış gibi devam edişine mi?
Oğlum öldü, ama dünya utanmadan dönmeye devam etti. Güneş doğdu, insanlar güldü, hayat aktı.
Benim içimde ise bir çocuk sustu ve bir anne çöktü.

Mezarının başında dururken toprağa değil, kendi göğsüme bakıyordum. Çünkü onun kalbi orada durdu, benimki hâlâ atıyordu ve bu taşınması en ağır suçtu.
Kimse anlamıyor şunu: Evlat acısı ağlanıp bitmiyor. O acı kanına karışıyor, nefesine siniyor, adını söylediğinde boğazına düğüm oluyor.

Ben artık “nasılsın?” sorusuna cevap veremiyorum. Çünkü ben o sorunun olduğu yerde değilim. Ben oğlumun kaldığı yerdeyim.
Bir anne, evladının mezarından kalkıp eve döndüğünde artık hiçbir yere ait olmuyor. Ne eve, ne hayata, ne kendine.

Ben hâlâ onun annesiyim. Ama o artık bana “anne” diyemiyor.
İşte bu sessizlik ölümden bile daha ağır.

Geceleri kimse görmüyor beni. Herkes gündüzkü suskunluğumu sanıyor acı. Oysa asıl cehennem ışıklar söndüğünde başlıyor.
Yatağına bakıyorum. Boş. Ama boşluk dediğin şey sessiz olmuyor. Adını fısıldıyor, nefesini aratıyor, “anne” deyişini kulağıma çarpıyor.

Bir anne, evladının sesini hatırlamaktan yorulur mu? Yoruluyormuş. Çünkü her hatırlayış bir vedayı daha yaşamak demekmiş.
Bana “zamanla geçer” dediler. Hangi zaman? Hangi gün bir annenin içinden evlat çıkar da geriye sağlam bir kalp kalır?

Ben zamana değil, zamansızlığa düştüm. Oğlumun durduğu yerde takılı kaldım. Ne ileri gidebiliyorum ne geri dönebiliyorum.
İnsanlar konuşurken ben kelimeleri duymuyorum artık. Çünkü içimde bir çocuğun susuşu her sesten daha yüksek.

Mezarına her gidişimde ondan özür diliyorum. “Tutamadım seni” diyorum. “Koruyamadım.” Bir anne için bundan daha ağır bir cümle var mı?
Ben hayata küsmedim. Hayat bana sırtını döndü. Evladımı aldı ve benden yaşar gibi yapmamı bekledi.

Ama şunu kimse bilmiyor: Ben nefes alıyorum diye yaşıyor sanılmak bir annenin yaşayabileceği en büyük yalnızlık.
Çünkü ben artık mutlu değilim, umutlu hiç değilim. Ben sadece oğlunu kaybetmiş ama hâlâ uyanmak zorunda kalan bir anneyim.
Ve bazı anneler için uyanmak ölmekten daha ağırdır.


Artık kimse bana “güçlüsün” demesin. Güçlü kalmadım. Sadece yıkılmaya doyamadım.
Oğlumu toprağa verdiğim gün bir anne ölümü öğrendi sanılıyor. Hayır. Ben o gün yaşamanın ne kadar zalim olabileceğini öğrendim.

Evladını gömen bir anne bir daha hiçbir şeyi tam sevemez. Çünkü kalbinin bir yarısı altı adım toprağın altında kalmıştır. Atan yer eksiktir, acı tamamdır.
Ben artık anılara bile sığınamıyorum. Çünkü her güzel hatıra “bir daha olmayacak” cümlesiyle bitiyor. Bu da acıdan bile ağır.

Oğlumun mezarından döndüğüm her gün kendimi orada bırakıyorum. Eve gelen ben değilim. Ben oradayım. Toprağın altında yatan evladın başında hayattan kopmuş hâlimle.
Bir anne için evladının ölümüne alışmak diye bir şey yok. Sadece alışıyormuş gibi yapmak var. İnsanları rahatlatmak için, dünyayı ürkütmemek için.

Ama gece olduğunda maskeler düşer. Ve ben her gece o yoğun bakımda yeniden başlarım. O küçük kalbin durduğu saniyede yeniden çökerim.
Ben artık umut etmiyorum, beklemiyorum, iyileşmiyorum.

Ben evladını kaybetmiş ve bu dünyada cezasını her gün ödeyen bir anneyim.
Ve bazı acılar bitişle değil, ömürle cezalandırılır.
Ve bir anne, evladını toprağa verdiği gün ölmez. Sadece hayatın geri kalanını eksik yaşayarak ödemeye mahkûm edilir.

Paylaş:
2 Beğeni
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Şiiri Değerlendirin
 

Topluluk Puanları (1)

5.0

100% (1)

Eksik anne Şiirine Yorum Yap
Okuduğunuz Eksik anne şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
EKSİK ANNE şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Bu şiire henüz yorum yazılmamış.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL