8
Yorum
25
Beğeni
5,0
Puan
175
Okunma
zihnimde, titreşen karanlığın içinde soluyan bir renk kırığı
boşluğun içinde atan bir düzensizlik
dünya, siyahla beyazın tek bir çatlakta birleşip
sessizce kırıldığı soğuk bir sınır artık
bulutlar, çocuk sesinin buğusuna benzeyen bir hafiflikle asılı
dokunamadığım bir masumiyetin silik gölgesi
gece ise, çürümüş bir hatıranın omzunda bıraktığı siyah iz
ve uzaktan, hiçliğin soluk nefesi geçer yanımdan, aşk
yıldızlar, sarının tüm ihtimallerini reddeden
o keskin ve acı verici beyazla yanar
ama gecem bir hayalin karanlığına düşerse,
görürüm onları, tek tek,
duyulmayan bir çağrı gibi titreşerek
her arayışım, geceyi sabaha bağlayan ince bir ışık yarası
ne asil beyaza sığarım,
ne siyahın ağırlığına dayanırım
söndükçe ağırlaşan karanlıkta
eski kanatlarımın küllerini taşırım sadece
Ve aşk,
ne siyaha kök salabildi içimde, ne beyaza
İkisinin arasına düştü, renksiz, zamansız,
yörüngesiz bir boşluğa.
belki aynı boşluktaydık, ama aramıza
yalan tozu serpmişti elleri
kara bir yıldız gibi çöküp gölgemize karıştı
araf dediğim yer, evrenin sustuğu o kör nokta
kendi yankım bile dönmez bana orada
aşkı bıraktığım yer, gözsüz bir gecenin içi
kelimesiz, ışıksız, geri dönmeyen bir karanlık
soğuk ve siyah bir sessizlik şimdi aramızda
arada sıkışmış ruhun,
renklerini kaybetmiş bir gölgesi
5.0
100% (13)