0
Yorum
3
Beğeni
5,0
Puan
39
Okunma
Beni sorarsan ey gönlü gölgelerle dolu yolcu,
Adımın harfleri ateşten, soyadımın gölgesi soldu.
Ben konuşmadıkça büyüdü sanma sükûtumun borcu;
Dilimi tutan değil, içimde çağlayan sır doldu.
Ne karanlığa teslimim, ne aydınlığa mecbur,
Bir ömürlük misafirlikte nefesimdi tek ruhsat.
Sen kendini bilge sayarsın belki, ben haddimce mağrur;
Varsın yargın çarpsın bana, kalbim yine de kanaatkâr, müsahhar.
İstersen yüzüme çöksün asırlık müşkülün gölgesi,
İstersen taşlara yükle içindeki paslı ahı.
Benim kaderim zaten yazıldı göklerin nefesinde;
Bir gülün boynunu büktüğü an, anladı dünya beni yahut Allah’ı.
Bu yüzden bazen dağ olurum, bazen ateş, bazen rüzgâr;
Bazen bir savaşçının alnında ter, bazen dervişin nefesi.
Her adı taşıyamam, her söz bana yaraşmaz, ey bahtı dar;
Ben kırk kapıda aradığımı bir tek kalpte bulurum, o da kendi sesim.
Sen ise, zehrini şerbet diye sunmuş bir niyetin esiri,
Öfkeni ilim sanıp ölçen, yanılgına meftun bir yelçisin.
Evvelini bilmeden konuşan bir dilin zebûnu, bir kalbi delisi;
Oysa sen gülün gölgesinden korkarken ben dikenle dost olmuş bir bekçiyim.
Bir gün sûr üflendiğinde doğrulur ya bütün canlar,
İşte o an sorularından utanır mı gönlün, onu bilmem.
Benim bir yanım secde ederken bir yanım serseri anlar;
Ama ikisi de aynı kapıda diz çöker: hakikate, kelama, kaleme.
Yani sen kendi ateşinde kavrulurken ağır ağır,
Ben çölün ortasında su arayan değil, suyu taşıyan olurum.
Kendine bıraktığın kin, seni yalnız başına çürütür;
Ben sabrın o ağır elinden geçip yine de toprağa nur olurum.
Bilesin ki başım, ilk sözün söylendiği vakitten beri dik,
Ne makam ister gönlüm, ne unvan; tek aradığım haktır.
Hâlâ “kimsin?” dersen ey yoldaşım yahut karşımdaki düşmanlık,
Benim cevabım birdir:
Bir arslan nefesinin gölgesinde susmuş bir kılıcım;
Adım ‘tevazu’, özüm ‘isyan’, sahibim yalnız Hakk’tır.
Kadir TURGUT
5.0
100% (2)