2
Yorum
5
Beğeni
5,0
Puan
120
Okunma

ZAMAN YOLCUSU 2
Gencecik delikanlıydım bir zamanlar…
Yüreğimdeki hayaller sığmazdı dünyaya.
Dik başlılığımdaki deli fırtınalarla
gidilecek yolları iki adımda tüketir,
dağları bir solukta aşardım.
Ne uyku tutardı geceleri,
ne de korkum vardı karanlıklardan.
Öyle ki,
zaman bile yetişemezdi ayak izlerime.
Sonra bir gün,
fark etmeden dilimde sözcükler ağırlaştı.
Ardından gülüşlerim,
hayallerim yarım kaldı.
Ve bir telaş sardı bedenimi;
neye yetişmek istesem geç,
neyi kavrasam elimde kaldı.
Şimdi fırınla ev arasında,
elimde pazar çantasıyla
mekik dokuyan bir ihtiyarım.
Gençliğimin heybetli görüntüsü
yerini omuzlarıma çöken bir ağırlığa bıraktı.
Farkında değilim;
acaba yürüdüğüm yollar mı uzadı,
adımlarım mı kısaldı?
Derken anladım ki,
ömür dediğimiz şey
ilkbahardan kışa doğru yürüyen
tek yönlü dar bir sokaktır.
Üstelik de,
ne geri dönüşü vardır,
ne de eski günlere ulaşım hattı.
Şimdi,
takvimden bir yaprağın daha düştüğünü duyar gibi uyanıyorum sabaha.
“Şeytan görsün” diyor,
aynada yüzüme bile bakmıyorum.
Sadece içimde sönmekte olan ışığı biliyorum.
Vakit daralıyor;
söylenecek sözler daha bir temkinli
ve sadeleşiyor dilimde.
Kalp yavaş yavaş ritmini düşürüyor.
Ve ben biliyorum:
Bir gün bu yorgun bedenim
toprağın en serin,
en karanlık yerine yaslanacak.
Gençliğimden kalan bütün yanılgılar
sessizce küle dönecek.
O gün geldiğinde
sessizce fısıldayacağım:
“Ben geldim ve geçtim bu yoldan.
Az sevildim,
çok sevdim.
Ama
yanılgılarla dolu bir ömür bıraktım arkamda.”
Efkan ÖTGÜN
5.0
100% (2)