1
Yorum
5
Beğeni
5,0
Puan
49
Okunma
Sahip olduğun yarayı başkalarına şikâyet etme,
Yara sahibinden başka acı vermez,
Senin derinliğini bilmez kimse,
Senin kanının kokusunu tanımaz hiç kimse,
Sadece sen ve Allah…
İkiniz bilirsiniz o sızının nerede başladığını,
Nerede dua olup göğe karıştığını.
Bir bıçak vardı — ruhuma saplı,
Kenarında isimler, silik, kararmış.
Kimin elindeydi o bıçak, bilmem,
Belki ben tutmuştum kendi elimle,
Belki Yaradan gösterdi “bak, bu da senin sınavın” diye.
Ey kalbim, diyorum,
Sen bu kadar mı ısrarcısın sevilmeye?
Yara dedin, al sana kucak dolusu,
Her biri başka harften, başka nefesten,
Bir dua gibi içime kazınan darbeler.
Bir gece yürüdüm,
Üstüme yıldızlar yağdı,
Biri alnıma değdi, dedi ki:
“Senin acınla biz çoğalıyoruz.”
Anladım o vakit —
Her yara bir evrendi aslında,
Kainatın da bir yarası vardı,
Ben onun küçük yankısıydım.
Ey insan!
Sen acıyı inkâr edemezsin,
Çünkü acı senin dilin,
Çünkü susunca bile o konuşur.
Her gözyaşı bir kelamdır,
Her suskunluk bir nida.
Sen ne kadar gizlesen de
Yara bilir seni,
Ve şahitlik eder gecelere.
Ben yarama dokundum —
O da bana dokundu,
İkimiz de aynı cümlede ağladık.
“Yeter” dedim,
“Olsun” dedi.
Ben sustum,
O konuştu:
“Beni taşımak erdemdir,
Kaçmak değil.”
Yara, dedim, neden bende kaldın?
Neden gitmedin sahiplerinden?
Gülümsedi:
“Çünkü seni seviyorum,
Seninle anlam buluyorum.
Benim varlığım, senin direnişinle tamam.”
Sonra gün doğdu,
Ve ben anladım —
Acı bir eksiklik değil,
Bir kimlikti.
Ruhun alnına kazınan bir mühür,
“Ben yaşadım” diyen bir delil.
Şimdi biliyorum,
Yaramı taşımak bir utanç değil,
Bir şeref,
Bir dua,
Bir teslimiyet…
Kimseye anlatmam artık,
Çünkü anlasalar bile eksik kalır,
Çünkü bu yara bana özel,
Ve ben artık onun dilinde konuşuyorum.
Ey Rabbim,
Sen bana acının sesini verdin,
Ben onu musikî sandım,
Sen susturdun, ben ağladım,
Sen gülümsedin, ben anladım.
Yara, benimle yürüyen bir elçiymiş,
Benimle secdeye eğilen,
Benimle sabreden bir sır.
Ve şimdi —
Kim sorsa hâlimi,
Sadece şunu derim:
“İyiyim. Çünkü acıyorum.”
Kadir TURGUT
5.0
100% (2)