3
Yorum
15
Beğeni
4,9
Puan
124
Okunma
Ben kurak yılların nimeti değilim
Alın yazında büyüyen Kara noktayı bilmem.
Alışılmış, süregelen sefaletle perişân gönüllerde
Özlemi bitiren bir haberci şefkatiyim.
Tanımam kırkın ağır yükünü.
Gerçi hatırlarım on dokuzda felâketi.
Işık girmeyen bir fanusta yaşanan cengi tek başına karşılar umutlar.
İşte bu yolculuklar ile yürüyorum , yirmilerden geçiyorum.
Bel bağlama bana toprak kokulu Menekşem.
Ben bu yükler altında ezildim çoktan.
Oysa hayata baksan, dimdik binalar.
Aydınlık evler , dolu dolu sohbetler...
Karanlığa alışmış da yalanlara yabancı sözler
Yine de kolay değil buralarda ölmek...
İnadına inadına yaşamak gerek.
İnadına sevmek, inadına gülmek gerek
Saate aldirmadan günleri doldurmak gerek heybeye...
Anılar ortasında kaybolmam ben.
Hepsini toplasan Bir ben etmez belki de.
Kalbinde bir pusula taşıyan ,zevâl inmiş gecede
Kendine yol ayrımı çizen çöl serabıyım ben.
Ve bil ki ey gönül, yol uzundur hâlâ,
Yel eser, dağ susar, vakit dalgındır hâlâ.
Bir dua gibi düşer alnıma sabahın seherinde,
Küllerimden doğar içimdeki çocuk inandığımdan hâlâ.
Suskun nida gibi kalırım, göğün eşiğinde,
Adımı çığlık yazar rüzgâr, bir vaveyla kırıntısı der.
Ey kader, yazdığın kadar yanarım, ağlarım
Ama yandığım kadar da dirilirim her secdede
5.0
90% (9)
4.0
10% (1)