2
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
62
Okunma

Gönül bağımda yaktığın bu aşk ateşi ki özel,
Her yanışta cana can katar, ne hoş bir ezel,
Korunda erimek ister, gönlümdeki her zelzel,
Ateş gazel ey yâr, dudağın da bir gazel.
Nar-ı aşktan bir damla düşmüş de sanki Kevser’e,
Bedenim tutuşur her dem, dönerim de küllere,
Bu yangın ki sığmaz, ne bir dağa ne bir dereye,
Ateş gazel ey yâr, dudağın da bir gazel.
O al yanakların ki, güneşi kıskandıran nuru,
Gözlerin alev saçar, yakar bu canın her kuru,
Bu sevda harareti, dindirmez ne bir suru,
Ateş gazel ey yâr, dudağın da bir gazel.
Vuslatın ateşiyle yanar, gönlümün her köşesi,
Bu aşkın dumanı tüter, sarar dağları, ovayı,
Ne tatlı bir cezadır ki, bitmez bu sevda rüyası,
Ateş gazel ey yâr, dudağın da bir gazel.
Meclis kurulsa da sensiz, olmaz o mecliste yerim,
Seninle her anım ateş, alevlenir benim serim,
Sensin bu derdin dermanı, sensin ki benim pirim,
Ateş gazel ey yâr, dudağın da bir gazel.
Ferhat’ın dağı deldiği, Mecnun’un çölleri gibi,
Bu aşkın ateşi yakar, gönlümde sonsuz talibi,
Kül olsa da bu beden, ne hoştur ki bu akıbeti,
Ateş gazel ey yâr, dudağın da bir gazel.
Aşık TURHAL söyler: Bu ateş sensin, sensin bu derman,
Bu yakıp kavuran sevda, kalbime en güzel ferman,
O al dudakların ah, bana son nefeste bir liman,
Ateş gazel ey yâr, dudağın da bir gazel.
Hüseyin TURHAL
5.0
100% (1)