0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
35
Okunma

Yâr eşiğinde duran bir dil ki, meskeni özel,
Aşkın sırrını taşır, dertler olur da ezel,
Sadakatin derman olur, ne hoştur ki her bir zelzel,
Gönlün gazel ey yâr, dudağın da bir gazel.
Sanki bir mabet ki, içinde yalnız aşkın nuru,
Gönül bir makam ister, unutturur her bir suru,
Bu sevdanın ateşiyle, kalmaz ki hüzün, kalmaz kuru,
Gönlün gazel ey yâr, dudağın da bir gazel.
O nazlı bakışlarınla, mühürlenmiş bu vîrâne,
İçinde sadece sen varsın, ne hoş bir aşk divâne,
Seninle avunur ancak, kalmaz bir hane, bir kâşâne,
Gönlün gazel ey yâr, dudağın da bir gazel.
Dünya kış olsa da cana, bu sevda dindirir koru,
Aşkın hararetini alır, kalmaz gönlümün kuru,
Bu lezzet ki derindir, sığmaz ne bir fani suru,
Gönlün gazel ey yâr, dudağın da bir gazel.
Ne meclis kurulur ki, o hâne-i dil olmaz elde,
Dertli âşıkların muradı, bu kutlu sevda yelinde,
Yârden gelen her kelam, ne hoştur ki bu dilde,
Gönlün gazel ey yâr, dudağın da bir gazel.
Zehri bal eyler o, aşkın kudreti ile canan,
Bu canın her atışı, kalbe verir sonsuz bir an,
Ne hoş bir lûtfu imiş, bu sevda, bu ferman,
Gönlün gazel ey yâr, dudağın da bir gazel.
Aşık TURHAL söyler: Âşıkın yurdu sensin, dermanımsın,
Bu aşkın ateşiyle yanan, benim de canımsın,
O tatlı dudaklarından bir yudum, son limanımsın,
Gönlün gazel ey yâr, dudağın da bir gazel.
Hüseyin TURHAL