0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
47
Okunma
SEN’sizliğin Çaresizliği
Dün gece konuştum seninle...
Hiç uyumadan, hiç susmadan.
Tıpkı sen gibi,
Tıpkı ben gibi...
Biliyorum,
Belki sana saçma gelir söylediklerim.
Ama olsun be Sultanım,
Ben yine de anlattım içimdekini.
Koydum resmini karşıma...
Baktım — uzun uzun, sessizce.
En çok da gözlerine...
O gözlerde bir şey vardı;
Hüzünle sevinç arası,
Tanıdık, bildik bir duygu.
Belki delilikti bu —
Çünkü “sen” diye “ben” vardı içimde.
Konuştum seninle,
Sanki yanımdaymışsın gibi.
Ne utandım, ne sustum, ne yoruldum.
Gözlerim gözlerinden ayrılmadı.
Saçlarını düşledim;
Parmaklarımda hissettim.
Tek tek saydım tellerini —
Her birinde bir hikâye,
Bir hüzün, bir sessizlik...
İncitirim diye korktum.
Dinledim saçlarındaki rüzgârı;
Anlattı bana,
Nasıl okşadığını,
Nasıl savurduğunu yağmurların.
Bazen özgürce bırakmışsın kendini rüzgâra —
Sanki çaresiz...
Ama çaresiz olan bendim.
Anlatamazdım sana,
Üzülürsün diye.
Oysa kalbim doluydu,
Taşacak kadar dolu...
Sonra, resmine baktım yeniden.
Zifiri karanlığın ortasında
Çizdim seni — ellerimle, hayalimle...
Ve birden,
Yüreğindeki sevgi
O karanlığı yırttı,
Bir ışık gibi doğdun karşıma.
Sen oradaydın...
Gülüyordun,
Sevgiyle bakıyor,
Sevgiyle geliyordun.
Açtım kollarımı;
Sadece baktım sana,
Hiç konuşmadan...
Aşk dedikleri bu olmalıydı.
Çünkü içimde fırtınalar kopmuştu,
Yıllarca suskun kalmış gönlümde.
Bir haz vardı, tarifsiz,
Sarmıştı bütün bedenimi.
Ve ben, sadece bekliyordum —
Aşkla.
Ama birden,
Sen uzaklaştın...
Koşar gibi, ışık hızıyla...
Ve ben — uyandım.
Rüya bitmişti.
Tıpkı efsanelerdeki gibi...
Rüya, kabusa dönmüştü.
Yine ben kaldım — benle.
Yine yoktun sen.
Yalnızlığın o soğuk pençesinde
Kendimle baş başaydım.
Ama biliyor musun...
Yine de hissediyordum seni.
Çünkü parmaklarımın arasında
Bir tel vardı —
Saçlarından bir tel...
Kokladım...
Ve evet, sen vardın orada.
Gül kokun sarmıştı beni.
Yoktun ama vardın.
Varlığın yokluğumda gizliydi.
Ve ben o an anladım...
Hakikat belki buydu:
Bir SEN vardı,
Bir de ben...