0
Yorum
5
Beğeni
4,0
Puan
81
Okunma
Seni sevmek, bir yangının ortasında sessiz kalmak gibi,
Alevlerin içinde erirken, sesimi bile çıkaramamak gibi.
Gözlerimin önünde duruyorsun, bir adım ötede,
Ama aramızda binlerce sükût, binlerce “keşke” var yine.
Bir bakışına sığdırdım bütün ömrümü,
Bir gülüşünde unuttum kim olduğumu.
Oysa sen, rüzgâr gibiydin hep —
Dokunmadan geçtin içimden, iz bırakarak, acıtarak…
Seni sevmek neden bu kadar canımı acıtıyor,
Belki de seni hiç tam olarak sevemediğimden,
Belki de seni hep kaybetme korkusuyla sevdiğimden.
Her “merhaba”nda bir “elveda” saklıydı, biliyorum.
Sen giderken bile gülüyordun, ben içimden ölüyordum.
Bir gece vakti adını fısıldadım gökyüzüne,
Yıldızlar bile sustu, anladı halimi.
Ay yüzünü andıran bir sessizlik indi üzerime,
Sanki dünya bile yas tuttu senin gidişine.
Seni sevmek, zamana yenilmek demekmiş,
Her hatırada bir yara kabuğunun kalkması gibi.
Bir fotoğraf, bir şarkı, bir koku,
Hepsi senin adını fısıldıyor hâlâ kalbime.
Ne kadar kaçsam da,
Yine senin yollarına düşüyor adımlarım.
Kendimi unutuyorum seni düşünürken,
Bir parçam eksiliyor her hatırlayışımda.
Seni sevmek neden bu kadar canımı acıtıyor,
Çünkü seni kalbimle değil, ruhumla sevdim ben.
Etimle, kanımla değil — her şeyimle, tam içimle.
Ve sen, tam oradan gittin.
Şimdi, sustum.
Adını anmaya bile korkuyorum artık.
Çünkü her harfinde kalbim kanıyor,
Her hecesinde biraz daha eksiliyorum.
Seni sevmek...
Belki de kaderin en ince cezalarından biriydi bana,
Ve ben, o cezayı seve seve çekiyorum hâlâ.
Kadir TURGUT
4.0
100% (1)