1
Yorum
13
Beğeni
5,0
Puan
137
Okunma

Dudaklarımı nakışsız diktiniz
Dilime kilit vurdunuz
Duyup duyamayacağınız ne varsa
Sonsuza dek hapsettiniz içime
İçerimdeki yara uyur mu öyle söyle
Dilim ferman etmez belki
İşitmez kulaklarınız sevdalı gönlümü
Gözlerimin rengi verir kendini ele
Bakışlarımın buğusu yontar fikrinizi
Kirpiklerimden süzülen gam
Ateşe verir taş kesilen kalbinizi
Kalemimi bile isteye kırdınız
Kirlettiniz sayfalarımı ruhsuz ruhunuzla
Kelama kan kusturdunuz
Kiraz kokan tüm zamanlarda
Bahar tüten hislerim söner mi böyle söyle
Mızrabım dillenir telin göğsünde
Ney sesinde keman taksiminde
Kırık gitarların güvertesinde
Büyürüm ince bir sızı gibi
Tutuşurum yüreğinizde
Taç sokaklarda yükselir nağmem
Çilingir sofralarına misafirimdir her gece
Her gece yaş olup dökülürüm bağrınıza yeterince
Dilim dilim doğradınız titremeden elleriniz
Kuyulara attınız Yusuf’u ezbere tanıyorken
Geçmeyeceğini gönlümün bile bile
Kefenimi biçtiniz kahkahalar eşliğinde
Çıramı yaksanız da döner miyim yüzümü söyle
Hülyalarımı böler miyim ortasından ikiye
Tek gayesini ömrümün vurur muyum alnından
Zaman mekan bilmeden uluorta severken...
5.0
100% (5)